Tevhid ve Vahdet

Allah’a Giden Yol “Tevhid Ve Vahdet”
Bir gün Peygamberimiz (s.a.s), düz bir çizgi çizerek “İşte bu, Allah’ın dosdoğru yoludur.” buyurdu. Ardından bu çizginin sağından ve solundan başka çizgiler çizdi ve “Bunlar da, dosdoğru yolun haricindeki yollardır. Bu yolların her birinin başında ona çağıran bir şeytan vardır.” şeklinde açıklamada bulundu. Sonra da En’âm Suresi 153. âyeti kerimeyi okudu:
“Şüphesiz bu benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun. Başka yollara sapmayın. Onlar sizi Allah’ın yolundan uzaklaştırır. İşte günahtan korunmanız için Allah size böyle öğüt verdi.” (Dârimî, Mukaddime, 23)
Tevhid, tüm Peygamberlerin ortak çağrısıdır.
“Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberlere, “Şüphesiz, benden başka hiçbir ilah yoktur. Öyleyse bana ibadet edin” diye vahy etmişizdir.” (Enbiyâ 25)
Peygamberler değişir, muhataplar değişir, hitaplar değişir, şeriatlar değişir, ahkâmlar değişir, usuller değişir, üsluplar değişir, değişmeyen tek hakikat tevhiddir.
Şüphesiz ki vahdet Müslümanların asırlardır özlemini çektiği, hasretle beklediği sılasıdır, gurbetidir.
Tevhid, Allah’ın varlığına, birliğine, bütün niteliklerin kendisinde toplandığına, eşi ve benzeri bulunmadığına inanmaktır.
Kişi tevhid inancıyla
• Allah dışında önünde eğilecek,
• İbadet edilecek hiçbir varlığın olmadığını kabul etmekte ve
• Her şeyin sahibinin yegâne yaratıcı olan Allah olduğunu kabul etmektedir.
“Hep birlikte Allah’ın ipine (kitabına, dinine) sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın…” (Al-i İmran, 103) Yüce Allah, bizi, Kuranın Gösterdiği, peygamberlerin Bütün insanlığa tebliğ ettiği ortak çağrıya davet ediyor.
• Tevhid Ve Vahdet, Allah’ın Âdem’i yarattıktan sonra tereddüt etmeden secdeye kapananların yoludur.
• Tevhid Ve Vahdet, kınayanların ve alay edenlerin kınamasına ve alaylarına kulak asmadan Hz. Nûh’un gemisine binenlerin yoludur.
• Tevhid Ve Vahdet, Nemrud’un karşısında dimdik duran ve tek başına bir ümmet olan İbrahim’in yanında olabilmek ve onunla beraber ateşe atılmayı göze alabilenlerin gittiği yoldur.
• Tevhid Ve Vahdet, ateşe atılan İbrahim’e destek olduğunu gösterebilmek ve o alev alev yanan ateşi söndürebilmek için ağzında su taşıyan karınca ve gagasında su taşıyan serçe gibi tarafı belli olanların yoludur.
• Tevhid Ve Vahdet, İbrâhim’in elindeki bıçağa bakmadan Rabbin emrine teslim olan ve sabreden İsmail’in yoludur.
• Tevhid Ve Vahdet, Firavun karşısında hakkı savunan, onun zulmünü yüzüne haykırarak, mazlumları zulümden kurtaran Hz. Musa’nın gittiği yoldur.
• Tevhid Ve Vahdet, Miraç sonrası müşriklere cevabı «O söylüyorsa Doğrudur» diyerek tereddütsüz Peygambere teslim olan Ebubekir’in, öldürmeye geldiği kişinin huzurunda İmanla hayat bulan Hz. Ömer’in yoludur.
• Tevhid Ve Vahdet, hicret sırasında öldürüleceğini bile bile Allah Rasûlü’nün yatağına girip ölümü göğüsleyen Hz. Ali’nin yoludur.
• Tevhid Ve Vahdet, sırf Allah’a inandığı ve putları yüceltmeyi reddettiği için kızgın kum çöllerinde yere yatırılıp göğsünün üzerine konulan ağır taşlara rağmen “Ehad! Ehad” diye bağıran Bilallerin yoludur.
• Tevhid Ve Vahdet, İslâm yoludur, iman yolculuğudur.
VAHDED BİRLİKTİR
Vahiyle aklını Vahdet’e erdiremeyen, dünyası ile ahiretinin vahdet bağını kuramayan, kalbiyle aklının vahdetini buluşturamayan, Kur’anla ahlakını birleştiremeyenlerin durumu ne hazindir.
Efendimizin oluşturduğu Medine’nin medeniyetinden uzaklaşan toplumlar vahdeti, bütünleşmeyi sağlayamazlar. İçinde bulunduğumuz ortamı, Müslümanların yaşadığı coğrafyayı iyi tahlil etmemiz gerekir:
• “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” sözünden komşularını tanımayan, dertleriyle ilgilenmeyen bir topluma;
• “Bizi aldatan bizden değildir” bakış açısı ve yapısından sömüren, kazanmak için her şeyi mubah gören ticaret anlayışına;
• “Haksız yere cana kıymanın tüm insanlığı öldürmek” buyruğundan farklı düşünüyor diye Müslümanın Müslüman canına kıydığı topluma;
• “İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez” buyruğuna karşılık gözü yaşlı yetimler, sokağa terkedilmiş “Göz Aydınlığı” ciğerpareler, evlat hasretiyle kavrulan ebeveynler, evlat yolu gözleyen gözü yaşlı anaların olduğu bir topluma dönüşüyoruz.
• “Allah ve Resulüne itaat edin” emrine uyup her biri gökteki yıldızlara dönüşen sahabeden cemaat liderinin sözünü Kuran ve Allah’ın sözünün üstünde tutan bir hale dönüştük.
• “Bölünüp parçalanmayın” ayetinden ırkçılığa, kabileciliğe, mezhep, cemaatçiliğe kadar sayamayacağımız guruplara ayrıldık.
Bizi birleştirecek Kuranın sarsılmaz ve kopmaz ipini aramaktayız.
Kur’an’ın ilk suresinde, kılmış olduğumuz 5 vakit namazda günde 40 kez okuduğumuz Fatiha suresinde cenabı hak “…Bizi dosdoğru yola ilet…” diye dua etmemizi emrederek, bizlere her gün hangi hal üzere olduğumuzu ve olmamız gerektiğini en açık şekliyle bildirmektedir.
Özümüze dönmek zorundayız. Ümmet merkezli hareket ederek, dini değerleri hâkim kılarak, kuran ve sünnet rehberliğinde yol alarak, İslam ahlakıyla ahlaklanan, haramsız ve günahtan uzak bir yaşam arzulayarak, ibadetleri ve farzları yerine getiren bir toplum oluşturmak zorundayız.
İnsanlığı Diriltmek için, İnsanlığı Yaşatmak için, İnsanlığı Yüceltmek için “Gelin birlik olalım”
Selam ve dua ile
İdris YAVUZYİĞİT
Şavşat Müftüsü

 

Written by İdris YAVUZYİĞİT

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir