Sünnetin Hayatımızdaki Yeri ve Önemi

SÜNNETİN HAYATIMIZDAKİ YERİ VE ÖNEMİ
1. PEYGAMBER KİMDİR? HANGİ ÖZELLİKLERE SAHİPTİR?
Peygamber kelimesi, Farsça kökenli olup “haberci”, yani “Allah’tan haber getiren demektir.
Yüce Allah’ın lütfunun ve rahmetinin bir sonucu olarak, beşeriyete O’nun ülûhiyetini tanıtmak, insanları hakka irşad etmek ve kemale ulaştırmak için kendi içlerinden peygamber seçip göndermesi son derece uygundur. Bu durum akl-ı selime de aykırı değildir.
Peygamberler insanlığın yaratılış gayesini ve nasıl olması gerektiğini bildiren öğretmenlerdir:
“Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zâriyât, 51/56) O halde insanların Allah’a nasıl ibadet ve itaat edecekleri hususunda rehberlik yapmak üzere kendi içlerinden bir peygamber seçilmesi kadar tabiî bir şey olamaz. Peygamberlik Allah vergisidir. Çok çalışmakla elde edilemez.
İmam Gazzalî insanların peygamberlere olan ihtiyacını hastaların doktorlara olan ihtiyacına benzetmiştir. Şu kadar ki tıbbın doğruluğu tecrübe ile, peygamberlerin doğruluğu ise, Allah’ın görevlendirmesi ve bu görevlendirilenin mucize izhar etmesiyle bilinir. Hz. Adem’den Hz. Muhammed (a.s.)’a kadar insanlara gönderilen peygamber sayısında ihtilaf olmakla beraber bazı kaynaklarda 124 bin olduğu bildirilmiştir. (DİB Dini kavramlar sözlüğü)
Peygamberlerin Sıfatları
Peygamberler yaratılış itibarıyla bizim gibi insandırlar. Bizim gibi yerler, içerler, evlenir çoluk çocuk sahibi olurlar; sevinir, üzülürler, hastalanır ve nihayet ölürler. Bununla beraber peygamberlerde bulunması gereken bir takım sıfatlar vardır. Bu sıfatlar şunlardır:
1. Sıdk: Doğru olmak demektir, Bütün Peygamberler doğru ve dürüst insanlardır. Yalan söylemezler. Kimseyi aldatmazlar, kimseye hile ve haksızlık yapmazlar.
2. Emanet: Güvenilir olmak demektir. Peygamberlerin hepsi güvenilir insanlardır. Gönderildikleri toplumlara kendilerini bu sıfatla tanıtmışlardır
3. Fetanet: Peygamberlerin akıllı ve zeki olmaları demektir. Peygamberler zamanlarının en zeki insanlarıdırlar.
4. İsmet: Günahtan korunmuş olmak demektir. Peygamberler, şirk ve küfür sayılan bir günah işlememişlerdir.
5. Tebliğ: Peygamberlerin Allah’ın mesajını insanlara duyurmaları demektir.
Allah, peygamberler ve onlara verdiği kitaplar ile insanlara yol göstermiş, rehberlik etmiştir. Emir ve yasaklarını, helal ve haramlarını, öğüt ve tavsiyelerini kısaca dînini insanlara peygamberler vasıtasıyla bildirmiştir
2. SÜNNET NEDİR? NASIL ANLAMALIYIZ? KISIMLARI NELERDİR?
وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ اِذَا قَضَى اللّٰهُ وَرَسُولُهُ اَمْرًا اَنْ يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ اَمْرِهِمْ وَمَنْ يَعْصِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا مُبينًا
“Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” (Ahzab, 36)
وَاذْكُرْنَ مَا يُتْلَى فِي بُيُوتِكُنَّ مِنْ آيَاتِ اللَّهِ وَالْحِكْمَةِ إِنَّ اللَّهَ كَانَ لَطِيفًا خَبِيرًا
“Oturun da evlerinizde okunan Allah’ın ayetlerini ve hikmeti anın. Şüphe yok ki, Allah latifdir, herşeyden haberdardır.” (Ahzap, 33/34)
وَمَا يَنطِقُ عَنِ الْهَوَى إِنْ هُوَ إِلَّا وَحْيٌ يُوحَى
“Peygamber nefsin arzusuna uyarak söz söylemez, onun söylediği söz, vahiyden başka bir şey değildir.”(Necm, 53/3-4)
Sünnet: Hz. Peygamberin farz ve vacip olmayarak yaptığı dini görevlerdir. Dinde farz ve vacip olmaksızın yapılması istenen ve Peygamber Efendimiz tarafından pek terk edilmeyen işlerdir.
Allah’ın kitabı ile Allah resulü arasındaki ilişki etle kemik gibidir. İkisi birbirinden koparıldığı zaman anlamsızlaşır.
Bir roman veya tiyatro eserinin bizzat kendisini okumakla, sahneye konmuş halini seyretmek arasında, herhalde bir fark –en azında etki farkı- vardır.
Kur’an metninin hayat sahnesine konmuş hali “Rasülullah’ın Sünneti” diye adlandırdığımızda Kur’an ile sünnet arasındaki ilişki daha iyi anlaşılmış olur.
Sünnet; Kur’an’ın yaşanmış bir tefsiri, İslamın ise pratik ve –de örnek- bir tatbikidir. Öyle ki Hz. Peygamber, tefsir olunmuş bir Kur’an ve yaşayan bir İslam idi.
Efendimiz, tek rehberimiz Rasûlullah (s.a.v)’e itaat etmek, Allah Teâlâ’ya itaat etmektir.
O’nun sünnetine ittiba etmek, Kur’an’a ittiba etmektir.
O’nu sevmek, Allah Teâlâ’yı sevmektir.
O’nun ahlakıyla ahlaklanmak, Kur’an’la ahlaklanmaktır.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَأَطِيعُواْ الرَّسُولَ وَأُوْلِي الأَمْرِ مِنكُمْ فَإِن تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللّهِ وَالرَّسُولِ إِن كُنتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ ذَلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلاً
“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e ve sizden olan ülü’l-emre (idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz Allah’a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız onu Allah’a ve Resûl’e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.” (Nisa, 4/59)
وَيُحِلُّ لَهُمُ الطَّيِّبَاتِ وَيُحَرِّمُ عَلَيْهِمُ الْخَبَائِثَ وَيَضَعُ عَنْهُمْ اِصْرَهُمْ وَالْاَغْلَالَ الَّتٖى كَانَتْ عَلَيْهِمْ فَالَّذٖينَ اٰمَنُوا بِهٖ وَعَزَّرُوهُ وَنَصَرُوهُ وَاتَّبَعُوا النُّورَ الَّذٖى اُنْزِلَ مَعَهُ اُولٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
“Yanlarındaki Tevrat ve İncil’de yazılı buldukları o elçiye, o ümmî Peygamber’e uyanlar (var ya), işte o Peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram kılar. Ağırlıklarını ve üzerlerindeki zincirleri indirir. O Peygamber’e inanıp ona saygı gösteren, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen nûr’a (Kur’an’a) uyanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır.” (A’raf, 7/157)
• Namazların ilk ve son vakitleri, rekatları ve kılınış biçimleri,
• Zekatın hangi mallardan ne miktarda verileceği,
• Boşanmanın şekli,
• Kadınların hayız ve nifas hallerinde namaz kılamayacakları ve oruç tutamayacakları,
• Çocuklara, hastalara, yolculara ve kadınlara cuma namazının farz olmayışı,
• Mestlerin üzerine meshedilmesi,
• Fıtır sadakası,
• Revatip sünnetler, teravih, bayram ve cenaze namazları… Gibi pek çok dini görev Peygamberimiz tarafından açıklanmıştır.
3. KURAN-I KERİM PEYGAMBERİ NASIL TANITMAKTADIR?
• O’nu Allah seçti ve peygamber kıldı. (Enam 87)
• Vahyi o’nun aracılığıyla bize ulaştırdı.(Nahl 44)
• Vahyi tebliğ etti, uygulamaya koydu. (Nahl 64)
• Örnektir. (Ahzab 21)
• Allah sevgisinin anahtarı kılındı. (Ali İmran 31-32/Tevbe 24)
• Hüküm koyma yetkisine sahip oldu. (Haşr 7/tevbe 29)
• Cennet için biletimiz kabul edildi. (Nisa 13-14)
• Müminlere yakındır. (Ahzab 6)
• Şefaat makamındadır.
• Kendisi de müminlere düşkündü.(Tevbe 128)
a. TEBLİĞCİ,
b. UYARICI/MÜJDECİ,
c. ÖĞRETMEN
d. MÜMİNLERE DÜŞKÜN
e. KURANIN MÜFESSİRİ
f. YOL GÖSTERİCİ
g. EMRİ BİL MA’RUF VE NEHYİ ANİL MÜNKER GÖREVİ
h. DİNİ KONULARDA HÜKÜM VERME

4. MÜMİNLERİN PEYGAMBERLERE KARŞI GÖREVLERİ NELERDİR?
a. İMAN ET
Yüce Allah’ peygamberlerine iman edilmesini emretmektedir:
يَا اَيُّهَا الَّذينَ اٰمَنُوا اٰمِنُوا بِاللّٰهِ وَرَسُولِه وَالْكِتَابِ الَّذى نَزَّلَ عَلٰى رَسُولِه وَالْكِتَابِ الَّذى اَنْزَلَ مِنْ قَبْلُ وَمَنْ يَكْفُرْ بِاللّٰهِ وَمَلٰئِكَتِه وَكُتُبِه وَرُسُلِه وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا بَعيدًا
“Ey îman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba îman edin. “…Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve âhiret gününü inkâr ederse derin bir sapıklığa düşmüş olur” (Nisa, 4/136)
b. İTAAT ET
مَّنْ يُطِعِ الرَّسُولَ فَقَدْ أَطَاعَ اللّهَ وَمَن تَوَلَّى فَمَا أَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَفِيظاً
“Kim Rasûl’e itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, Biz, seni onlara gözcü göndermedik.” (Nisa, 4/80)
مَنْ أَطَاعَنِى فَقَدْ أَطَاعَ اللَّهَ وَمَنْ عَصَانِى فَقَدْ عَصَى اللَّهَ
‘Bana itaat eden Allah’a itaat etmiş olur; bana isyan eden de Allah’a karşı gelmiş olur.” (İbn Mace, Mukaddime, 3)
قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ قُلْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَالرَّسُولَ فإِن تَوَلَّوْاْ فَإِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ الْكَافِرِينَ
“De ki, eğer siz Allah’ı seviyorsanız, hemen bana uyun ki Allah da sizleri sevsin ve suçlarınızı bağışlasın. Allah, çok affedici ve çok merhametlidir De ki, Allah’a ve Rasûle itaat edin. Eğer aksine giderlerse, şüphe yok ki Allah kafirleri sevmez.” (Al-i İmran, 3/31-32).
c. TANI
Bizlerden beklenen, öncelikle onun hayatını iyi öğrenmek ve doğru değerlendirmektir. Çünkü bir şeyin örneğini, çıkarma işleminde olduğu gibi, bir insanı örnek alma hususunda da, örneği alınacak insanın doğru tanınması ve hakkında yeterli bilgi sahibi olunması zaruridir.
Örnek alınacak model insan bilinmeli ve doğru tanınmalıdır. Hayatı, gönderiliş gayesi, insanları hidayete çağırışı, dostluk ve mücadeleleri, çektiği sıkıntılar, hayat şartları…
 Örnek çıkarmak için elde bir model olmalı
 Hanımlar oya yaparken örnekten hareket ederler
 Yemek yaparken bir tariften istifade edilir
 Bina yaparken projeden, mimardan istifade edilir
 Elektrik kabloları kopunca bir bilen aranır
 Buzdolabı arızalanınca marangoza götürülmez
d. SEV
Peygamber sevgisi imandan gelir…
قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّٰهَ فَاتَّبِعُوني يُحْبِبْكُمُ اللّٰهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَحيمٌ
“(Resûlüm!) De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Al-i İmran, 31)
النَّبِيُّ أَوْلَى بِالْمُؤْمِنِينَ مِنْ أَنفُسِهِمْ وَأَزْوَاجُهُ أُمَّهَاتُهُمْ
“Peygamber, mü’minler için kendi canlarından ileridir. Onun eşleri de onların anneleridir.” (Ahzab, 33/6)
لاَ يُؤْمِنُ أَحَدُكُمْ حَتَّى أَكُونَ أَحَبَّ إِلَيْهِ مِنْ وَالِدِهِ وَوَلَدِهِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ
“Sizden biriniz, beni anasından-babasından, çoluk-çocuğundan ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe iman etmiş olmaz” (Buhâri,İman 8;Müslim,İmân 70)
“Şu üç özellik kimde bulunursa o kişi, imanın zevkine ermiş olur. Allah ve Resulünü, her şeyden daha çok sevmek, …” (Buhârî, İman, 9)
« أَنْتَ مَعَ مَنْ أَحْبَبْتَ » .
Enes (r.a)’den şöyle dediği rivayet olunmuştur: Bir bedevi Resûlullah (s.a.s)’e:
– Kıyamet ne zaman kopacak? diye sordu.
Efendimiz: – “Kıyamet için ne hazırladın?” buyurdu.
– Allah ve Resûlünün sevgisini, dedi.
Bunun üzerine Hz. Peygamber: – “O halde sen, sevdiğin ile berabersin” buyurdu.
Buhârî, Edeb, 96
قُلْ إِن كَانَ آبَاؤُكُمْ وَأَبْنَآؤُكُمْ وَإِخْوَانُكُمْ وَأَزْوَاجُكُمْ وَعَشِيرَتُكُمْ وَأَمْوَالٌ اقْتَرَفْتُمُوهَا وَتِجَارَةٌ تَخْشَوْنَ كَسَادَهَا وَمَسَاكِنُ تَرْضَوْنَهَا أَحَبَّ إِلَيْكُم مِّنَ اللّهِ وَرَسُولِهِ وَجِهَادٍ فِي سَبِيلِهِ فَتَرَبَّصُواْ حَتَّى يَأْتِيَ اللّهُ بِأَمْرِهِ وَاللّهُ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ
“De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz bir ticâret ve beğendiğiniz meskenler size Allah’tan, peygamberinden ve onun yolunda cihattan daha sevgili ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah fasık topluluğu doğru yola erdirmez.”
Allah ve Peygamber sevgisi imandandır, belki imanın ta kendisidir. Hz. Ömer: -Ey Allah’ın Rasûlü! Ben sizi canımdan başka herşeyden daha çok severim” dedi.
Peygamberimiz: -Ey Ömer, canımı kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, beni canından daha çok sevmedikçe olgun mü’min olamazsın, buyurdu. Peygamberimizi dikkatle dinleyen Hz.Ömer: -Ey Allah’ın Resûlü, vallahi ben şimdi sizi canımdan da daha çok seviyorum, deyince Peygamberimiz: -İşte Ya Ömer, şimdi olgun mü’min oldun buyurdular.

Hz. Ali’ye Rasûlullah’a olan sevginiz nasıldır? diye sorulduğunda O:
“Rasûlullah’ı susuz bir insanın suya hasreti gibi severdik” buyurmuştur.

HUBEYB B. ADİY
Ma-i Reci Gazvesinde Hafız-ı Kelam 70 sahabe hayatlarını kaybetmişlerdi. Hubeyb B. Adiy (Ra) da gözü dönmüş kafirler tarafından esir alınıp idam sehpasına çıkarıldığında ona şu soruyu sormuşlar:
«Şuanda senin yerine Hz. Muhammed’in idam edilmesini arzu eder miydin?»
Hubeyb: «Hayır. Vallahi benim kurtuluşum pahasına dahi olsa ayaklarına bir dikenin batmasına razı olmam»
Bu sözden sonra idam sehpasında ellerini açar ve
«Ya Rabbi! Buraya gelirken senin habibine veda edemeden geldim. Benim selamımı o’na ulaştır.» der. Tam o esnada Allah Rasulü ashabıyla oturmuş konuşurlarken, birden bire doğrulur ve «Selam sana Ey Hubeyb» der.
Yanındakiler ne olduğunu sorunca da göz yaşları içinde «Müşrikler Hubeyb’i Şehit ettiler, son anında bana selam gönderdi, ben de selamını aldım.» buyurdu. (Taberani, el Mucem’ul Kebir, 5/260)
Sev kardeşim… Her şey sevgiden doğar…
Önce sev… Sev ki teslim olasın. Sev ki itaat edesin.
Sev ki kurtulasın. Sev ki kamil mümin olasın.,
Sev ki o’na uymak sana zor gelmesin. Sev ki şefaate nail olasın.
Hz. Peygamberin sünnetini yaşamak ve yaşatmak peygamber sevginin alametidir.
مَنْ أَحْيَا سُنَّتِي فَقَدْ أَحَبَّنِي ‏.‏ وَمَنْ أَحَبَّنِي كَانَ مَعِي فِي الْجَنَّةِ
“Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Kim benim sünnetimi ihya ederse beni sevmiş olur.Beni seven de cennette benimle beraber olur.”
e. ÖRNEK AL
5. HAYATIN İÇİNDE PEYGAMBER NE DEMEKTİR? ÖRNEK PEYGAMBER NASILDIR?
لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فٖى رَسُولِ اللّٰهِ اُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِمَنْ كَانَ يَرْجُوا اللّٰهَ وَالْيَوْمَ الْاٰخِرَ وَذَكَرَ اللّٰهَ كَثٖيرًا
“Andolsun ki, Resûlullah, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.” (Ahzab, 33/21)
وَاِنَّكَ لَعَلٰى خُلُقٍ عَظٖيمٍ
“(Ey Peygamberim!) Sen büyük bir ahlak üzeresin” (Kalem, 68/4.).
İnsanları Aydınlığa Çıkarmak İçin Gelen Peygamber
وَدَاعِيا ً إِلَى اللَّهِ بِإِذ ْنِهِ وَسِرَاجًا مُّنِيرا
“Allah’ın izniyle bir dâvetçi ve nur saçan bir kandil” (Ahzâb, 33/46)
Hz. Peygamber’i örnek almak, bir müslüman için öncelikli dini bir görev durumundadır.
Hz. Peygamberin kişiliği kendi döneminde olduğu gibi, kendisinden sonraki dönemlerde de Müslüman toplumların yaşayışı için örnek olmuştur.
Müslüman, hangi makam, statü, konum ve mevkide olursa olsun Rasülullah’ı örnek olarak almalıdır:
Bir eğitimci olarak, bir anne-baba olarak, bir lider-yönetici olarak, tüccar olarak vb.
Müslümanlar için örnek alınması ve hayata geçirilmesi için gereken şeyler Hz. Muhammed (s.a.v)’in şekli yönüyle ilgili hususlardan ziyade;
Günümüz insanı, peygamberimizi örnek almayı,
onun gibi eş, onun gibi baba, onun gibi komşu, onun gibi vatandaş, kısaca onun gibi insan olmak şeklinde anladığı ve bunu gerçekleştirmeye koyulduğu zaman, gündelik hayatı da dahil, toplum hayatında ne kadar büyük bir değişikliğin ve mânevi zenginliğin meydana geldiğini kendiliğinden fark edecektir.
 Kur’an’a uyması,
 Allah’a itaati, sarsılmaz iman’ı,
 Salih amelleri,
 Ahlakı,
 Allah yolunda mücadelesi,
 Doğruluğu ve dürüstlüğü, adaleti,
 İnsanlara sevgi ve saygısı,
 Güvenilirliği, müsamahası,
 Barışa verdiği önem,
 Yumuşak huyluluğu, çalışkanlığı, kanaati,
 Şefkat ve merhameti, cömertliği,
 Helal ve haram karşısındaki duyarlılığı,
 Komşularla ilişkileri,
 Ailesiyle ilişkileri,
 Ticaret anlyışı,
 Kamu malına bakışı gibi faziletlerdir.
Onun gelişiyle şafak sökmeye başlamıştır….
مُحمَّدٌ بَشَرٌ لَا كَالْبَشَرِ بَلْ هُوَ كَالْيَاقُوتِ بَيْنَ الْحَجَرِ
«Muhammed bir beşerdir. Fakat o, diğer insanlar gibi değildir. O, taşlar arasında yakut gibidir.»
Batılı düşünürler derler ki: «Şüphesizki Muhammed, güneş ışığı altında doğan tek kişidir.»(Ragıp Güzel, 3/404)
O’nu örnek almak demek;
 Güvenilir olmak demek, (Emanetlerini O’na veriyorlar, “Emin” diyorlardı.)
 Affedici olmak demek, (Mekkenin fethinde Mekkelileri toptan affetmişti.)
 Merhametli olmak demek, (Ağır tahriklere rağmen beddua etmemiştir. Taif..)
 Hoşgörülü olmak demek, (Mescide bevl, zinaya müsaade isteyen genç…)
 Sözünde durmak demek, (Hudeybiye günü Ebu Cendel’i geri vermesi.)
 Cömert olmak demek, (Ölüm hastalığında yanında bulunan üç dinarı dağıtmak..)
 Alçakgönüllü olmak demek, (Ben kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum…)
 Çalışkan olmak demek, (İşlerini kendisi yapmak isterdi, söküğünü dikerdi..)
 Dosdoğru olmak demek, (Size bir düşman saldıracak desem bana inanır mısınız?)
 Adaletli olmak demek, (Kızım Fatıma dahi çalsa… Taif Dönüşü sırasında Çaban Addas’a koyunları sahibine vermesini istemesi)
 Vefakar olmak demek, (Geceler boyu ayakta durup ibadet etmek.)
تركتُ فِيكُمْ أمرينِ لَنْ تَضِلُّوا ما تَمَسّكتُمْ بِهِمَا: كِتَابَ اللّهِ تَعالَى، وَسُنّةَ رَسُولِهِ.
Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Size iki şey bırakıyorum. Bunlara uyduğunuz müddetçe asla sapıtmayacaksınız: Allah’ın Kitab’ı ve Resûlünün sünneti. (Muvatta, Kader, 46, II, 899)
Sevgili peygamberimizin hayatının; inanan insan için özel bir anlamı vardır, çünkü inanan kişi, dini hükümlerin yaşantı haline dönüştüğünü, ahlaki değerlerin de somutlaştığını Hz. Peygamberin hayatında görür.
مَنْ اَحْيَا سُنَّتِى فَقَدْ اَحَبّنى وَمنْ اَحَبَّنِى كَانَ مَعِى فِى الْجَنَّةِ
“Kim benim sünnetimi ihya ederse beni sevmiş olur. Beni seven de cennette benimle beraber olur.” (Tirmizi, Sünen, İlim, 39/16 )
 Her işe besmele ile başlardı…
 Herkese selam verirdi…
 İlim öğrenenlere destek verirdi
 Her konuda güvenilir bir insandı…
 Komşu ilişkilerinde çok hassastı…
 Ayıpları asla yüze vurmazdı…
 İnsanlar arasında hiçbir ayrım yapmazdı…
 Evine selam vererek girerdi…
 Temizliğe çok önem verirdi…
 Çocuklarla şakalaşırdı.
 Çocukları çok severdi…
 Hep hayrı ve iyiliği tavsiye ederdi…
 Hasta ziyaretini ihmal etmezdi…
 Misafire ikram etmeyi severdi…
 Güler yüzlüydü…
 Yemeğin sonunda şükrederdi…
 Yoksullara yardım ederdi…
 Arkadaşlarının hal ve hatırını sorardı…
 Verdiği sözde dururdu…
 Merhametliydi… Affetmeyi severdi…
 İyi bir eş… Şefkatli bir babaydı…
 Emanete ihanet etmezdi…
 O bir peygamberdi…ve aynı zamanda bir insandı…
 Kötü söz söylemezdi.
 Kimseyle çekişmezdi.
 Kapısına yardım için gelen kimseyi geri çevirmezdi.
Süfyan B. Üyeyne (R.a.) Derki:
“Şüphesiz ki Rasulüllah efendimiz en büyük terazidir. Her şey onun ahlakına, hayatına ve yoluna arz edilir. O’nun terazisinde tartılır. Uygun geleni haktır, gelmeyen batıldır.”
مَثَلِي كَمَثَلِ رَجُلٍ اسْتَوْقَدَ نَارًا فَلَمَّا أَضَاءَتْ مَا حَوْلَهَا جَعَلَ الْفَرَاشُ وَهَذِهِ الدَّوَابُّ الَّتِي فِي النَّارِ يَقَعْنَ فِيهَا وَجَعَلَ يَحْجُزُهُنَّ وَيَغْلِبْنَهُ فَيَتَقَحَّمْنَ فِيهَا قَالَ فَذَلِكُمْ مَثَلِي وَمَثَلُكُمْ أَنَا آخِذٌ بِحُجَزِكُمْ عَنِ النَّارِ هَلُمَّ عَنِ النَّارِ هَلُمَّ عَنِ النَّارِ فَتَغْلِبُونِي تَقَحَّمُونَ فِيهَا
Ebu Hüreyre (r.a.), “Hz. Peygamber (s.a.s.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: Benim misâlimle sizin misâliniz, şu temsile benzer: Bir adam var ateş yakmış. Ateş etrafı aydınlatınca, pervaneler (gece kelebekleri) ve aydınlığı seven bir kısım hayvanlar bu ateşe kendilerini atmaya başlarlar. Adamcağız onları kurtarmaya (mâni olmaya) çalışır. Ancak hayvanlar galebe çalarak çoklukla ateşe atılırlar. Ben (tıpkı o adam gibi) ateşe düşmememiz için belinizden yakalıyorum, ancak siz ateşe ateşe koşuyorsunuz» (Buhârî, Rikâk: 26)
a. Sade Bir Hayat Yaşamıştı
b. Sevgi Ve Şefkat Önderi
c. Alemlere Rahmet
d. Ahlak Örneği
e. Öfkelenmez Ve Sert Davramnaz
f. Ayıp Ve Kusurları Açığa Vurmaz
g. Adil
h. Cömert
i. Samimi Bir İmanın Hayatını Kuşattığı Peygamber
j. Mütevazi
k. Ümmetine Düşkün
6. PEYGAMBERİ ÖRNEK ALANLARIN AKIBETİ NASILDIR?
Allah’a giden yolda tek örnek, tek lider Hz. Muhammed (SAV)’dir. O’na uzanan eller, o’na yönelen gönüller, o’nu anan diller, o’nu seven kalpler, o’nun izinde yürüyen ayaklar dünya ve ahirette saadete ereceklerdir.
وَمَن يُطِعِ اللّهَ وَالرَّسُولَ فَأُوْلَـئِكَ مَعَ الَّذِينَ أَنْعَمَ اللّهُ عَلَيْهِم مِّنَ النَّبِيِّينَ وَالصِّدِّيقِينَ وَالشُّهَدَاء وَالصَّالِحِينَ وَحَسُنَ أُولَـئِكَ رَفِيقاً
“Kim Allah’a ve Rasûl’e itaat ederse işte onlar Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddıyklarla, şehidlerle ve salihlerle berâberdir. bunlar ise ne güzel ar kadaştırlar.” (Nisa, 4/69)
Melekler o’na hayran, peygamberler o’na hayran, yerdekiler ve göktekiler o’na hayran, canlı cansız butün alem o’na hayranken Müslümanlar giderek bu hayranlık kervanından maalesef koptular.
Ashab-ı kiramın sevgi tezahürlerini gösteremediler, o’nu hakkıyla takdir edemediler, bağlılık ve sadakat gösteremediler. Gösteremedik…
-Hz. Peygamber’e kabe avlusunda insanların içinde hakaret eden Ebu Cehil’e okkalı bir tokat atan hamzayı hiç düşündük mü? Sadakatini, bağlılığını, şehadetini, cesedine yapılanları…
-Mescidi Haramın kapısında «La ilahe illellah, Muhammedür rasulüllah» dediği için bayılıncaya kadar dövülen ve ancak akşamüzeri gözlerini açabilen ve ilk sözü «Rasulüllah nasıl?» olan Hz. Ebu Bekir’i düşündük mü? Sadakatle bağlılık, hangi hal üzere olursa olsun peygamberi düşünmek…
PEYGAMBERE İTAAT EDENİN MÜKAFATI CENNET
تِلْكَ حُدُودُ اللّهِ وَمَن يُطِعِ اللّهَ وَرَسُولَهُ يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا وَذَلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ {13} وَمَن يَعْصِ اللّهَ وَرَسُولَهُ وَيَتَعَدَّ حُدُودَهُ يُدْخِلْهُ نَاراً خَالِداً فِيهَا وَلَهُ عَذَابٌ مُّهِينٌ {14}
“ İşte bütün bu hükümler, Allah’ın koyduğu hükümler ve çizdiği sınırlardır. Kim Allah’a ve Peygamberine itâat ederse Allah onu altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. Onlar, orada ebedî olarak kalacaklardır. İşte büyük kurtuluş budur. Kim de Allah’a ve Peygamberine isyan eder ve Allah’ın koyduğu sınırları aşarsa Allah onu da ebedî kalacağı cehennem ateşine koyar. Onun için alçaltıcı bir azab vardır”. (Nisa, 4/13-14)

7. GÜNÜMÜZ İNSANININ HAYATINDA SÜNNET ALGISI NASILDIR?
a. ŞEKLİ SÜNNET ÖN PLANA ÇIKMIŞTIR (MİSVAK, ŞALVAR CÜBBE…)
b. İÇ DUYGUNUN YİTİRLDİĞİ BİR SÜNNET (MİSAFİRE İKRAM VE GÖSTERİŞ…)
c. HAFİFE ALMA, ÖNEMSEMEME (NAMAZLARIN SÜNNETLERİ, TERAVİHLER…)
Örnek alınacak yegâne insan Hz. Muhammed Mustafa (sav)dir
 İmanın kemali bakımından
 İbadet hayatımız açısından farz, nafile, gece ibadeti
 Sosyal ilişkilerimize yön verirken facebook, twetter
 Aile yuvası kurmak için yola çıkarken, güzellik ve eşya alımı
 İş ve ticari meselelerimizi yaparken yalan, dolan
 Çocuklarımızı yetiştirirken allah rızası/ parasal getiri
 Komşuluk ilişkilerimizle yoğrulurken
 Bir araya geldiğimizde konuşurken, gıybet, iftira
 Sokakta, çarşıda pazarda dolaşırken selam, gözlere dikkat
 Yiyip içerken besmele, sağ el, midenin üçte biri
 Ahlaki yaşantı açısından
 Tv, internet, cep telefonu… vakti değerlendirirken
 Büyüklere saygı küçüklere sevgi gösterirken
 Aleyhimize de olsa bir davaya taraf olurken…
Sen ey peygamberi seviyorum diyen Ey insan!
o Peygamberini ne kadar tanıyorsun?
o Ne kadar sözünü biliyorsun?
o Hangi sözlerini bilerek yaşıyorsun?
o Hangi ibadetlerinde peygamber gibi hareket ediyorsun?
o Bu gün hiç özlemini yüreğinde hissettin mi?
o O’nun için bu gün bir şey yaptın mı? Sadece onun için…
o Sahi bu gün kaç kez salat-ü selam getirdin?
8. SÜNNETİ HAYATINDA YOK SAYANLARIN DURUM VE AKIBETLERİ NASILDIR?
a. ESKİ KAVİMLERDEN ÖRNEKLERLE DOLUDUR KURAN
b. ŞEFAATTEN MAHRUMİYET
c. BİRLİK BERABERLİĞİN BOZULMASI
d. HUZURSUZLUK SEBEBİ
e. AMELLERİN BOŞ OLMASI
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ وَلَا تُبْطِلُوا أَعْمَالَكُمْ
“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin ve Rasûl’e itaat edin de amellerinizi iptal et eyin.” (Muhammed, 4/33)
9. SONUÇ

 

 

 

 

 

 

 

 

Written by İdris YAVUZYİĞİT

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir