Ramazan

RAMAZAN BİZLERE MİSAFİR OLMAYA GELİYOR
“Dünyası Ramazan Olanın Ahireti Bayram Olur”
Ramazan ayı, manevi atmosferiyle bizleri kuşatmak için evlerimize, işyerlerimize, yüreklerimize, insani ilişkilerimize kısacası hayatımızın her alanına misafir olarak bereketiyle geliyor. Misafir en güzel şekilde ağırlandığında ev sahibinden hoşnut olur ve tekrar gönül huzuru ile gelmek ister. Bu yüzden bizlere gelen misafire iyi bir hazırlık yapmamız gerekir.
Sayılı günlerin ömrü azdır, hiç farkında olmadan gelir geçer. Ramazan da daha dün başlamış gibi farkına varmadan biter. Düşünün ki ömrümüzden 30 gün daha gidecek.
Gelin bu sene Ramazan, maneviyatıyla ve bereketiyle bizleri kuşatarak şekillendirsin ve her zamankinden farklı olsun. Ramazan ayında inmeye başlayan Kur’an-ı Kerim’le aramızdaki mesafeleri kaldırmak suretiyle okumaya, anlamaya ve yaşamaya gayret edelim. Bize bizi anlatan ve bizi iyiliğe ve insan olmaya çağıran kuranın emrettiklerini yapmaya, yasakladıkları günah, haram ve kötülüklerden uzak durmaya çalışalım. Göreceğiz ki huzur kendiliğinden bizleri kuşatacaktır.
Nasıl ki Kur’an-ı Kerimin
• İndiği dağ, “nur dağı” oldu,
• İndiği şehir, Ümmül Gura ve “Mükerreme” oldu,
• İndiği ay, aylar içerisinde “sultan” oldu,
• İndiği gece, 83 yıllık bir ömre bedel “Kadir” oldu,
• İndiği insan, “Hz. Muhammed Mustafa” oldu,
İnsan kendisine inen kuranı yaşar ve hükümleriyle amel eder, Kur’an’ın insanı olursa, O’nun ahlakıyla ahlaklanır ve gösterdiği yolda bir hayat sürerse şereflenir.
“Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. ” (Bakara 185) ayeti kerimesi açık bir şekilde bizlere İmsaktan İftara Oruç tutmayı emrediyor. “Kim, faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Îmân 28, Savm 6) buyurmak suretiyle Efendimiz orucun sadece Allah için tutulacağını ve “Nefsimi yed-i kudretinde bulundurana yemin ederim ki oruçlunun ağız kokusu Allah’ın indinde misk kokusundan daha hayırlıdır. O benim için yemeği, içmeği ve şehvetini terk ediyor. Oruç benim içindir ve onu ancak ben mükafatlandırırım.” (Buhari, Savm, 2) ecrinin Allah tarafından verileceğini bildirdiği önemli bir ibadettir.
Oruç tuttuğumuzda ilerleyecek bir Hastalık, yolculuk ve yaşlılık gibi mazeretler dışında sıcaklık, iş, tatil, uzun gün, açlık gibi Ufak tefek Bahanelerle orucu tutmamak, ihmal etmek doğru bir davranış değildir.
“Kim hastalığı ve bir ruhsatı olmaksızın Ramazan ayından bir gün oruç tutmasa bütün günleri oruç tutsa yine bu orucu yerine getiremez” (Ebû Dâvûd, Savm, 38)
Orucun onur ve izzetini düşürecek tutum ve davranışlarda bulunmak, Yalan söylemek, iftira atmak, şantaj yapmak, başkasının aleyhine yalan belge hazırlamak, yalan haber paylaşmak, yapmayacağı vaatlerde bulunmak gibi günah türünden ne varsa orucun sevabını alır götürür. Bu hususlarda da dikkat etmek gerekir. “Oruç ateşe karşı (sağlam) bir perdedir, yeter ki yalanla, gıybetle kişi onu yırtmamış olsun.” Buyuran Hz. Muhammed (s.a.v.) bu gerçeği bizlere ifade etmiştir.
Efendimiz “Kim Ramazan ayının faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek, Ramazanı ibadetle ihya ederse, geçmiş günahları bağışlanır”. (Buharî, İman,37) buyurmak suretiyle bizleri Ramazan ayını ibadetlerle, Salih Amellerle, İyiliklerle ve güzelliklerle dolu bir şekilde geçirmemiz gerektiğini bir kez daha hatırlatmaktadır.
Peygamberimize soruldu ki: “Hangi sadaka faziletlidir?” “Ramazanda verilen sadakadır.” diye cevap verdi. (Tirmizî, Zekat, 28) Bizlerde Yaratılış şükrümüzün ifadesi olmak üzere sevap kazanmak maksadıyla verdiğimiz Fitrelerimizi ihtiyaç sahibi insanlara ulaştırmak suretiyle iyilik yolunda ilerlemiş oluruz. Bu yıl Diyanet İşleri Başkanlığımız en alt Fitre sınırını 19 TL olarak belirlemiştir. Kişinin kendi durumuna göre belirlenen miktar üzerinde fitresini ihtiyaç sahiplerine ulaştırması gerekir.
Ramazan ayını idrak ederken Hz. Peygamber’in (s.a.v) şu ifadesini de unutmamamız gerekiyor:
“Ramazan’ı yaşadığı halde günahlarını bağışlatamayan kimsenin burnu yerde sürünsün!” (Tirmizi, Deavat, 100)
Özetle aslında Ramazan:
• Dua, niyaz, ibadet ve sabır ile iradelerimizi eğittiğimiz,
• İbadetlerimizle maneviyatımıza derinlik katarak zenginleştirdiğimiz,
• Oruçlarımızı Allah için tutmakla maddi ve manevi sıhhate kavuştuğumuz,
• Teravihlerimizle, namazlarımıza farklı bir boyut kattığımız,
• Aynı safta namaza durmakla birlik ve beraberliğimizi gösterdiğimiz,
• Kur’an-ı kerim nidalarıyla gönlümüzü sükûnete erdirdiğimiz ve Allah ile konuştuğumuz,
• Hz. peygamberle buluştuğumuz, yeniden vahyin kalbimize inişine şahit olduğumuz,
• Vaazlarla bilgilenip aydınlandığımız,
• Zekât ve Fitrelerimizle ihtiyaç sahibi kardeşimizin sıkıntısına derman olduğumuz,
• Hayır ve hasenatlarımızla mallarımızı bereketlendirdiğimiz,
• Nimetler önümüzde, iftarı beklerken nefislerimizi terbiye ettiğimiz,
• Tövbe etmek suretiyle günahlarımızdan arındığımız,
• Yalandan, haksızlıktan, günahlardan uzak durarak ahlakımızı güzelleştirdiğimiz
• Amel defterimizi tüm bu sayılanların sevaplarıyla doldurduğumuz,
• Peygamberimizin diliyle, gelişine sevinen müminlerin cesedini, Allah’ın, cehenneme haram kıldığı,
• Evveli rahmet, ortası mağfiret sonu ise cehennemden kurtuluş olup,
• Cennet kapılarının açıldığı, cehennem kapıları kapandığı ve şeytanların zincirlere vurulduğu,
• Rabbimizin ifadesiyle “Sayılı gün” olan Ramazanın hayrı ve bereketiyle
• Allah’ın rızasını kazandığımız mübarek bir aydır.
Ramazan ayınızı tebrik eder hayırlara vesile olmasını Rabbimizden dilerim.
İdris YAVUZYİĞİT
Çınarcık Müftüsü

Written by İdris YAVUZYİĞİT

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir