Kardeşlik

Kardeşlik
1. Kardeş Nedir? İslam Kardeşliği Denince Ne Anlaşılmalıdır?
Kardeş: “Aynı anne ve babadan doğan veya ortak değerlere sahip olan kimseler” demektir.
Nesep kardeşliğinin dışında bir de aynı dine veya dünya görüşüne mensup olmayı ifade eden akide kardeşliği söz konusudur. İslâm dininde kardeşlik, bütünüyle akide temeline dayanmaktadır. (Mehmet METİNER, Şamil İslam Ansiklopedisi)
Kısaca çerçevesini çizmeye çalıştığımız kardeşlik esas itibarıyla 7 gruba ayrılır:
Nesep Kardeşliği / Kan Kardeşliği / Gurup-Kabile, Kardeşliği / Siyasi Kardeşlik / Ahiret Kardeşliği / İnsanlık Kardeşliği / Din Kardeşliği
Allah (c.c), Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ “Mü’minler ancak kardeştirler…” (el-Hucurat 49/10)
Âyeti kerimeden de açıkça anlaşılacağı üzere, ancak iman bağıyla bir araya gelenler kardeş olarak kabul edilmektedirler. Buna göre yeryüzünün neresinde yaşıyor, hangi dili konuşuyor, hangi kavme mensup, hangi renge sahip olurlarsa olsunlar bütün Müminler birbirlerinin kardeşleridirler yani birbirlerinin sadık dostlarıdırlar.
Din kardeşliği, yer yüzündeki Mü’minlerin zaman, mekan ve mesafe mefhumlarını dikkate almaksızın birbirinin sevinç ve kederini paylaşması, onların huzur ve saadetini kendi huzuruna tercih etme asaletidir.
Aynı dili kullananlar değil, aynı duyguları paylaşanlar daha iyi anlaşırlar. Mevlana
2. Kalpleri Birleştirip Aradaki Farklılıkları Ortadan Kaldıran Allah’tır.
وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَمٖيعًا وَلَا تَفَرَّقُوا وَاذْكُرُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ اِذْ كُنْتُمْ اَعْدَاءً فَاَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَاَصْبَحْتُمْ بِنِعْمَتِهٖ اِخْوَانًا وَكُنْتُمْ عَلٰى شَفَا حُفْرَةٍ مِنَ النَّارِ فَاَنْقَذَكُمْ مِنْهَا كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمْ اٰيَاتِهٖ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ
“Hep birlikte Allah’ın ipine (İslâm’a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman kişiler idiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O’nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız.” (Âli Imrân 103)
وَاَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ لَوْ اَنْفَقْتَ مَا فِى الْاَرْضِ جَمٖيعًا مَا اَلَّفْتَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ وَلٰـكِنَّ اللّٰهَ اَلَّفَ بَيْنَهُمْ اِنَّهُ عَزٖيزٌ حَكٖيمٌ
“Ve (Allah), onların kalplerini birleştirmiştir. Sen yeryüzünde bulunan her şeyi verseydin, yine onların gönüllerini birleştiremezdin, fakat Allah onların aralarını bulup kaynaştırdı. Çünkü O, mutlak galiptir, hikmet sahibidir.” (Enfâl suresi 63. ayet)
3. “Müminler Birbirinin Aynasıdır.” “Müminler Bina Gibidir.” “Müminler Vücut Organları Gibidirler.” Hadislerinden ne anlamak gerekir?
إنَّ أحَدَكُمْ مِرْآةُ أخِيهِ، فإن رَأى بِهِ أذَى فَلْيُمِطْهُ عَنْهُ.
“…Her biriniz, kardeşinin aynasıdır, onda bir rahatsızlık görürse bunu ondan izale etsin.” (Müslim, İman 95)
المُؤمِنُ لِلمؤمنِ كَالبُنْيَان يَشُدُّ بَعْضُهُ بَعْضاً
“Mü’minin mü’mine karşı durumu, bir parçası diğer parçasını sımsıkı kenetleyip tutan binalar gibidir.” (Nesâî, Zekât 66)
Bina bilindiği üzere kum, çakıl, tuğla, demir, kapı, çerçeve, cam gibi farklı malzemelerden meydana gelir. Bunlar bir araya getirilmek suretiyle sağlam binalar oluşturulur.
Binanın yapı taşlarında kırılmalar, çatlaklar oluşmaya başladığında bu kırılma ve çatlamalar sadece o parçayı değil bütün binayı da etkileyebilir. Dolayısıyla İslam ile kardeş olduğumuzu unutmadan kardeşlerimizdeki kırılma ve çatlamaları kardeşlik çerçevesi içerisinde tamir etmek durumundayız.
VÜCUT HİKÂYESİ
Vücut uzuvları bir gün kendi aralarında toplantı yaptılar. Hepsi mide için çalıştıklarından şikâyetçidirler. “Mide hiçbir şey yapmıyordu ve onlar olmadan da hiçbir şey yapamazdı” diye düşünüyorlardı. Oldukça sinirliydiler. Toplantının sonunda organlar artık midenin isteklerini yerine getirmemeye karar verdiler.
Göz, ben bundan sonra seçmeyeceğim; eller tutmayacağım; ağız, gıdaları kabul etmeyeceğim; dişler, çiğnemekten vazgeçeceğim; ayaklar, mide için adım atmayacağım diyerek kararlarını ifade ettiler.
Dediklerini yaptılar ve mideyi boş bıraktılar. Fakat aradan çok geçmemişti ki, gözler bulanmaya, eller titremeye, ağız kurumaya, dişler çürümeye, ayaklar takatsiz kalmaya başladı. Görünen o ki, mide onlarsız hayatını sürdüremese de, onlar da midesiz yaşayamayacaktı.
Bir vücudu meydana getiren bütün uzuvların bir biri için çalıştığını ve böyle bir birliktelik olmadan yaşayabilmenin mümkün olmadığını anladılar. Demek ki, herkes birbiri için çalışıyordu ve her uzvun eksikliği hissedilecekti.
Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, tevhid bayrağı altında birleşen Mü’minler aynı milletten olup sanki bir vücudun organları gibidirler.
مَثَلُ المُؤْمِنِينَ في تَوَادِّهِمْ وَتَرَاحُمِهِمْ وَتَعاطُفِهِمْ مَثَلُ الجَسَدِ إذَا اشْتَكَى مِنْهُ عُضْوٌ تَدَاعَى لَهُ سَائِرُ الجَسَدِ بِالسَّهَرِ وَالحُمَّى.
“Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” ( Buhârî, Edeb 27)
Peygamberimiz (s.a.s) meşhur Veda Hutbesinde;
Mü’minler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman’ın kardeşidir, böylece bütün Müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz başkasına helal değildir. Meğerki gönül hoşluğu ile kendisine vermiş olsun…
İnsanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir; hepiniz Âdem’in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Allah yanında en kıymetli olanınız, O’na en çok saygı göstereninizdir. Arabın Arap olmayana -Allah saygısı ölçüsünden başka- bir üstünlüğü yoktur.
4. Dünya ve ahirette Kardeşliğin bize katkısı ne olacaktır? Kardeş Olmak Arşın Gölgesinde Gölgelenmektir.
وَمَنْ يُطِعِ اللّٰهَ وَالرَّسُولَ فَاُولٰئِكَ مَعَ الَّذٖينَ اَنْعَمَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْ مِنَ النَّبِيّٖنَ وَالصِّدّٖيقٖينَ وَالشُّهَدَاءِ وَالصَّالِحٖينَ وَحَسُنَ اُولٰـئِكَ رَفٖيقًا
“Kim Allah’a ve Resûl’e itaat ederse işte onlar, Allah’ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamberler, sıddîkler, şehidler ve salih kişilerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır!” (NİSA 69)
سبْعَةٌ يُظِلُّهُم اللَّه في ظِلِّهِ يَوْمَ لا ظِلَّ إِلاَّ ظِلُّهُ : إِمامٌ عادِلٌ …. ورَجُلان تَحَابَّا في اللَّهِ اجْتَمَعَا عَلَيْهِ ، وَتَفَرَّقَا عَلَيْهِ
“Başka bir gölgenin bulunmadığı Kıyamet gününde Allah Teâlâ, yedi insanı, arşının gölgesinde barındıracaktır: … Birbirlerini Allah için sevip buluşmaları da ayrılmaları da Allah için olan iki insan … (Buhâri, Ezan 36)
« إن اللَّه تعالى يقولُ يَوْمَ الْقِيَامةِ : أَيْنَ المُتَحَابُّونَ بِجَلالِي ؟ الْيَوْمَ أُظِلُّهُمْ في ظِلِّي يَومَ لا ظِلَّ إِلاَّ ظِلِّي »
“Nerede benim rızâm için birbirlerini sevenler? Gölgemden başka gölgenin bulunmadığı bugün onları, kendi arşımın gölgesinde gölgelendireceğim” buyurur. (Riyazüss salihin 378)
5. Kardeşliğin imanla bağlantısını nasıl anlamalıyız? Kardeşini Sevmek İmanın Lezzetine Ermektir.
ثَلَاثٌ مَنْ كُنَّ فِيهِ وَجَدَ حَلَاوَةَ الْإِيمَانِ أَنْ يَكُونَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَحَبَّ إِلَيْهِ مِمَّا سِوَاهُمَا وَأَنْ يُحِبَّ الْمَرْءَ لَا يُحِبُّهُ إِلَّا لِلَّهِ وَأَنْ يَكْرَهَ أَنْ يَعُودَ فِي الْكُفْرِ كَمَا يَكْرَهُ أَنْ يُقْذَفَ فِي النَّارِ
“Üç özellik vardır; bunlar kimde bulunursa o, imanın tadını tadar: Allah ve Resûlünü, (bu ikisinden başka) herkesten fazla sevmek. Sevdiğini Allah için sevmek. …” )Buhârî, Îmân 9)
« قالَ اللَّهُ تعالى وَجَبَتْ مَـحبَّتِي لِلْمُتَحَابِّينَ فيَّ ، والمُتَجالِسِينَ فيَّ ، وَالمُتَزَاوِرِينَ فيَّ ، وَالمُتَباذِلِينَ فيَّ »
“Allah Teâlâ, “Sırf benim için birbirini seven, benim rızâm için toplanan, benim rızâm uğrunda birbirini ziyaret eden ve sadece benim rızâm için sadaka verip iyilik edenler, benim sevgimi hak ederler” buyurmuştur.” ) Riyazüss salihin 383)
« لاَ يُؤْمِنُ أَحَدُكُمْ حَتَّى يُحِبَّ لأَخِيهِ مَا يُحِبُّ لِنَفْسِهِ »
“Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz.(imanın tadına eremez)” (Buhârî, Îmân 7; Müslim, Îmân 71-72)
6. Kardeşlikte Olması Gereken temel Değerler Nelerdir?
Sevmek Ve Sevdiğini Söylemek, Dost Ve Samimi Olmak, Selam Vermek, İyiliğini İstemek, İyilik Ve Yardımlaşma İçinde Olmak, İhtiyacını Görmek, Yardım Etmek, Allah Rızasını Gözetmek, Sıkıntısını Çözmek, Kolaylık Sağlamak, Kendine Tercih Etmek, Ahde Vefa Göstermek Ve Sözünde Durmak, Hak Ve Hukuka Riayet, Hoşgörü, Af Ve Merhamet, Güzel Söz, Tebessüm, Güleryüz, Ziyaret Etmek, Hediyeleşmek, Kusurlarını Örtmek, Zulümden Alıkoymak, Kötülüklerini Düzeltmek, Zarar vermemek, Dua etmek…
a. Sevmek Ve Sevdiğini Söylemek
« إِذَا أَحَبَّ الرَّجُلُ أَخَاهُ ، فَلْيُخْبِرْه أَنَّهُ يُحِبُّهُ »
“Din kardeşini seven kişi, ona sevdiğini bildirsin!” (Riyazüss salihin 384)
b. Dost Ve Samimi Olmak
وَالْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بَعْضُهُمْ اَوْلِيَاءُ بَعْضٍ يَاْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَيُقٖيمُونَ الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَيُطٖيعُونَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ اُولٰـئِكَ سَيَرْحَمُهُمُ اللّٰهُ اِنَّ اللّٰهَ عَزٖيزٌ حَكٖيمٌ
“Mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin dostları / velileridir. Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve Resûlüne itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Şüphesiz Allah azîzdir, hikmet sahibidir.” (Tevbe 71)
c. Selam alıp Vermek
لَا تَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّى تُؤْمِنُوا وَلَا تُؤْمِنُوا حَتَّى تَحَابُّوا أَوَلَا أَدُلُّكُمْ عَلَى شَيْءٍ إِذَا فَعَلْتُمُوهُ تَحَابَبْتُمْ أَفْشُوا السَّلَامَ بَيْنَكُمْ
“Allah’a yemin ederim ki; sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de gerçek iman etmiş olamazsınız. Yaptığınızda birbirinizi seveceğiniz bir şey öğreteyim mi? Aranızda selamı yayınız.” (Müslim, İman, 81)
d. İyiliğini İstemek, İyilik Ve Yardımlaşma İçinde Olmak
وَتَعَاوَنُوا عَلَى الْبِرِّ وَالتَّقْوى وَلَا تَعَاوَنُوا عَلَى الْاِثْمِ وَالْعُدْوَانِ
“…İyilik ve takva üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın.” (Maide 2)
إِنْ أَحْسَنتُمْ أَحْسَنتُمْ لِأَنفُسِكُمْ وَإِنْ أَسَأْتُمْ فَلَهَا “Eğer iyilik ederseniz kendinize etmiş, kötülük ederseniz yine kendinize etmiş olursunuz.” (İsrâ, 17/7)
e. İhtiyacını Görmek, Yardım Etmek
…وَاللّٰهُ فِي عَوْنِ الْعَبْدِ مَا كَانَ الْعَبْدُ فِي عَوْنِ أَخِيهِ …“….Kul din kardeşine yardımcı olduğu sürece, Allah da onun yardımcısı olur…” (Müslim, “Zikir”, 38; Tirmizi, “Hudud”, 3)
وَمَنْ كَانَ في حَاجَةِ أخِيهِ كَانَ اللّهُ في حَاجَتِهِ، “…Kim, kardeşinin ihtiyacını görürse Allah da onun ihtiyacını görür.” (Ebû Dâvud, Edeb 46)
f. Allah Rızasını Gözetmek/ Kendine Tercih Etmek
Kardeşliğimizin gereği yaptığımız işlerde sadece Allah rızasını ön planda tutmak gerekir. İkramlarımızda, yardımlarımızda, ilişkilerimizde…
وَيُطْعِمُونَ الطَّعَامَ عَلٰى حُبِّهِ مِسْكٖينًا وَيَتٖيمًا وَاَسٖيرًا
“Onlar, kendi canları çekmesine rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler.” ve
اِنَّمَا نُطْعِمُكُمْ لِوَجْهِ اللّٰهِ لَا نُرٖيدُ مِنْكُمْ جَزَاءً وَلَا شُكُورًا
“Biz sizi Allah rızası için doyuruyoruz; sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkür bekliyoruz.” (İnsan 8-9)
وَمَا لِاَحَدٍ عِنْدَهُ مِنْ نِعْمَةٍ تُجْزٰى اِلَّا ابْتِغَاءَ وَجْهِ رَبِّهِ الْاَعْلٰى
“O, hiç kimseye karşılık bekleyerek iyilik yapmaz. (Yaptığı iyiliği) ancak yüce Rabbinin rızasını istediği için (yapar).” (Leyl 19-20)
g. Sıkıntısını Çözmek
وَمَنْ فَرَّجَ عَنْ مُسْلِمٍ كُرْبَةً فَرَّجَ اللّهُ عَنْهُ بِهَا كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ
“Kim bir Müslüman’ı bir sıkıntıdan kurtarırsa, Allah da o sebeple onu Kıyamet gününün sıkıntısından kurtarır.” (Ebû Dâvud, Edeb 46)
h. Kolaylık Sağlamak
« يسِّرُوا وَلا تُعَسِّروا . وَبَشِّرُوا وَلا تُنَفِّرُوا » “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.” (Riyazüss salihin 638)
Borç konusunda, alış veriş konusunda, ev kurma konusunda, komşuluk hususunda
i. Ahde Vefa Göstermek Ve Sözünde Durmak
j. Hak Ve Hukuka Riayet
Burada yer verdiğimiz hadislerden de anlaşılacağı üzere Müslüman’ın Müslüman kardeşi üzerindeki haklarını şu şekilde özetleyebiliriz:
• Selâm vermek ve almak ve selâmı yaygınlaştırmak
• Hastalandığında ziyaret etmek,
• Ölünce cenazesine iştirak etmek ve cenazesinin ardından gitmek
• Dâvet edince icabet etmek,
• Aksırdığında Allah’a hamd ederse “yerhamukellah” demek
• Nasihat isterse nasihat etmek,
• Yemin edince Yeminini bozmayıp yemin üzere devam etmek,
• Zulme uğradığında yardım etmek,
• Borç istediğinde imkanın varsa borç vermek
• İyi geçinmek ve onlara güzel söz söylemek
• Kardeşlik bağını sürdürmek
• İkramda bulunmak ve hediyeleşmek
• Fakir ve muhtaçların yardımına koşmak
• Ayıp ve kusurlarını araştırmamak
• Kötülük yapmamak, eziyet ve zarar vermemek
k. Hoşgörü, Af Ve Merhamet
« مَنْ لا يرْحَم النَّاس لا يرْحمْهُ اللَّه » “İnsanlara merhamet göstermeyen kimseye Allah da merhamet etmez.” (Buhârî, Edeb 18)
Acıma ve şefkat duygusunu yüklenmeli, kendi gibi görmeli, elinden tutup derdiyle dertlenmeli, hor ve hakir görmemeli, ezmemeli, üstünlük taslamamalı
« أَلا أَخْبرُكُمْ بِمَنْ يَحْرُمُ عَلى النَّارِ أَوْ بِمَنْ تَحْرُمُ عَلَيْهِ النَّارُ ؟ تَحْرُمُ على كُلِّ قَرِيبٍ هَيِّنٍ ليِّنٍ سَهْلٍ».
İbni Mes’ûd radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Cehenneme kimin girmeyeceğini veya cehennemin kimi yakmayacağını size haber vereyim mi? Cana yakın olan, herkesle iyi geçinen, yumuşak başlı olup insanlara kolaylık gösteren kimseleri cehennem yakmaz.” (Riyazüss salihin 643; Tirmizî, Kıyâmet 45)
« ما نَقَصَتْ صَدقَةٌ من مالٍ ، وما زاد اللَّه عَبداً بِعَفوٍ إِلاَّ عِزّاً ، ومَا تَوَاضَعَ أَحَدٌ للَّهِ إِلاَّ رَفَعَهُ اللَّهُ »
“Sadaka vermekle mal eksilmez. Allah Teâlâ affeden kulunun değerini artırır. Allah rızâsı için alçak gönüllü olanı Allah yüceltir.” (Riyazüss salihin 604,Müslim, Birr 69)
l. Güzel Söz, Tebessüm, Güleryüz
كُلُّ مَعْرُوفٍ صَدَقَةٌ وَإِنَّ مِنَ الْمَعْرُوفِ أَنْ تَلْقَى أَخَاكَ بِوَجْهٍ طَلْقٍ وَأَنْ تُفْرِغَ مِنْ دَلْوِكَ فِى إِنَاءِ أَخِيكَ
“Her iyilik bir sadakadır. Kardeşini güler yüzle karşılaman, kovandan ihtiyacı olan bir şeyi kardeşinin kovasna boşaltman da bu tür iyiliklerdendir.” (Tirmizi, “Birr”, 45)
m. Ziyaret Etmek
” إِنَّ الْمُسْلِمَ إِذَا عَادَ أَخَاهُ الْمُسْلِمَ لَمْ يَزَلْ فِي خُرْفَةِ الْجَنَّةِ حَتَّى يَرْجِعَ
“Müslüman, hasta kardeşini ziyaret ettiğinde dönünceye dek cennet bahçelerinde demektir.” (Müslim, “Birr”, 41; Tirmizî, “Cenâiz”, 2)
n. Hediyeleşmek
Ebu Hureyre (RA)’dan rivayetle, Resulullah (SAV) buyurdular ki:
“Hediyeleşin, zira hediye, kalpteki kuşkuları giderir. Komşu kadın, komşusu kadından gelen (hediyeyi) hakir görmesin, bir koyun paçası parçası olsa bile.” (Tirmizi, Vela ve’l-Hibe 6)
o. Ayıp ve Kusurlarını Örtmek
وَمَنْ سَتَرَ مُسْلِماً سَتَرَهُ اللّهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ. “Kim bir Müslüman’ı örterse, Allah da onu kıyamet günü örter.” (Ebû Dâvud, Edeb 46)
İbn-i Abbâs (RA) şu tavsiyede bulunur:
“Arkadaşının ayıplarını söylemek istediğinde, hemen kendi ayıplarını hatırla!” (Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, no: 328)
وَلَا تَسْتَوِى الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُ اِدْفَعْ بِالَّتٖى هِىَ اَحْسَنُ فَاِذَا الَّذٖى بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَاَنَّهُ وَلِىٌّ حَمٖيمٌ
“İyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. Bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir.” (Fussilet 34)
p. Zulümden Alıkoymak
انْصُرْ أخَاكَ ظَالِماً أوْ مَظْلُوماً. قِيلَ: أنْصُرُهُ إذَا كَانَ مَظْلُوماً، فَكَيْفَ أنْصُرُهُ ظَالِماً؟ قالَ: تَحْجُزُهُ عَنِ الظُّلْمِ، فإنَّ ذلِكَ نَصْرُهُ
“Kardeşine zalim de olsa mazlum da olsa yardım et.” “Mazlumsa yardım ederim, zâlime nasıl yardım ederim?” diye sorulmuştu. “Onu zulümden alıkoyarsın, bu da ona yardımdır” buyurdu.” (Buhârî, Mezâlim 4, İkrah 7; Tirmizî, Fiten 68, (2256).)
q. Kötülüklerini Düzeltmek
« مَنْ رَأَى مِنْكُم مُنْكراً فَلْيغيِّرْهُ بِيَدهِ ، فَإِنْ لَمْ يَسْتَطعْ فبِلِسَانِهِ ، فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَبقَلبهِ وَذَلَكَ أَضْعَفُ الإِيمانِ »
“Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki, bu imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim, Îmân 78)
r. Zarar vermemek
المسلِمُ مَنْ سَلِمَ الْمُسْلِمُونَ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ، وَالْمُؤمِنُ مَنْ أمِنهُ الناسُ على دمائهم وأمْوَالِهِمْ
“Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden zarar görmediği kimsedir.
Mü’min de, halkın, can ve mallarını kendisine karşı emniyette bildikleri kimsedir.” (Tirmizî, İman 12,)
Dil sevgi ilka etmelidir. Kin, nefret, öfke, yalan, gıybet, iftira dile yakışmaz.
El mümin kardeşe yardıma açılmalı, duayla şereflenmeli, helali arama gayretinde olmalı. Dövmek, çalmak, itmek, kakmak, gasp ve haksızlığa uzanmamalı
s. Dua etmek
مَا مِنْ عَبْدٍ مُسْلِمٍ يَدْعُو لأَخِيهِ بِظَهْرِ الْغَيْبِ إِلا قَالَ الْمَلَكُ : وَلَكَ بِمِثْلٍ
Ebü’d-Derdâ (r.a.)Resûlullah (sav)’i şöyle buyururken dinlediğini söylemiştir:
“Kim gıyabında bir din kardeşi için dua ederse, mutlaka melek ona, aynı şeyler sana da verilsin, diye dua eder.” (Müslim, “Zikir”, 86)
7. Kardeşliği Zedeleyen Durum Ve Tavırlar Nelerdir?
İslam bizden böyle bir kardeşlik beklerken ne hazindir ki bizler aramızda oluşturduğumuz aşılması zor engeller sebebiyle beklenen kardeşliğe ulaşamıyoruz.
Kardeşliğimizi zedeleyen pek çok amil ve unsur vardır. Müslüman şahsında, ailesinde, cemiyetinde bu unsurlara yer vermeyecek ve bunları ortadan kaldırmak için mücadele edecektir.
İstiklal Marşımızın şairi Akif birlik ve beraberliğin önemini vurguladığı dizelerinde bakın ne diyor:
Girmeden tefrika bir millete; düşman giremez.
Toplu vurdukça sineler; onu top sindiremez.
Sen! Ben! Desin efrâd, aradan vahdeti kaldır;
Milletler için işte kıyâmet o zamandır.
Mâzîlere in, mahşer-i edvârı bütün gez:
Kanûn-u İlâhî, göreceksin ki, değişmez.
a. El Ve Dil İle Zarar Vermek (Kötü Söz, Yalan, İftira, Gıybet, Arkadan Çekiştirmek, Küfretmek, Laf Taşımak…)
وَلَا تَلْمِزُوا اَنْفُسَكُمْ وَلَا تَنَابَزُوا بِالْاَلْقَابِ بِئْسَ الاِسْمُ الْفُسُوقُ بَعْدَ الْاٖيمَانِ وَمَنْ لَمْ يَتُبْ فَاُولٰئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
“…Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fâsıklık ne kötü bir isimdir! Kim de tevbe etmezse işte onlar zalimlerdir.” (Hucurât 11)
b. Alay Etmek
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا يَسْخَرْ قَوْمٌ مِنْ قَوْمٍ عَسٰى اَنْ يَكُونُوا خَيْرًا مِنْهُمْ وَلَا نِسَاءٌ مِنْ نِسَاءٍ عَسٰى اَنْ يَكُنَّ خَيْرًا مِنْهُنَّ
“Ey müminler! Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın. Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler…” (Hucurât 11)
Ebu Zer (ra) şöyle demiştir:
Bir kere ben Bilal’i, anasından dolayı ayıplamıştım da, Nebiyyi Mükerrem (sav) bana buyurdu ki:
“Ey Ebu Zer! Onu sen anasından dolayı mı ayıplıyorsun? Demek ki sen, içinde henüz cahiliye ahlakı kalmış bir kimse imişsin!” buyurdu.
Bunun üzerine ben yanağımı yere koyup: “Bilal, ayağıyla basmadıkça yanağımı yerden kaldırmayacağım” dedim. (Sahihi Buhari Tecrid-i Sarih tercemesi c 1 s 42 mütercim Kamil Miras)
c. Kıskançlık
d. Tehlikeye Atmak
e. Bencillik Ve Çekişme
وَاَطيعُوا اللّهَ وَرَسُولَهُ وَلَاتَنَازَعُوا فَتَفْشَلُوا وَتَذْهَبَ ريحُكُمْ وَاصْبِرُوا اِنَّ اللّهَ مَعَ الصَّابِرينَ
“Allah’a ve Resulü’ne itaat edin. Ve birbirinizle didişmeyin. Sonra içinize korku düşer ve kuvvetiniz elden gider. Sabırlı olun, çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfal, 8/46)
وَلاَ تَكُونُواْ كَالَّذِينَ تَفَرَّقُواْ وَاخْتَلَفُواْ مِن بَعْدِ مَا جَاءهُمُ الْبَيِّنَاتُ وَأُوْلَـئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ
“Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için büyük bir azab vardır.” (Al-i İmran, 3/105)
Süfyan b. Üyeyne Hazretleri anlatıyor:
“İnsanlar bir yerde toplanıp Allah’tan bahsederlerse, şeytan ve dünya oradan uzaklaşır.
Şeytan üzüntü ile dünyaya: Şu insanların yaptığını görüyor musun? der.
Dünya da onu teselli eder: – Sen onlara şimdi yaklaşma… Buradan ayrıldıkları zaman ben onları tek tek yakalar ve sana teslim ederim.
f. Küçümsemek, Hor Ve Hakir Görmek
« بِحسْبِ امْرِىءٍ مِنَ الشَّرِّ أَنْ يَحْقِرَ أَخاهُ المسلم»
“Bir kimseye şer olarak Müslüman kardeşini hor ve hakir görmesi yeter.” (Tirmizî, Birr 18)
g. Kusurlarını Araştırmak, Ayıplarını Ortaya Dökmek, zanda bulunmak
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اجْتَنِبُوا كَثٖيرًا مِنَ الظَّنِّ اِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ اِثْمٌ وَلَا تَجَسَّسُوا وَلَا يَغْتَبْ بَعْضُكُمْ بَعْضًا اَيُحِبُّ اَحَدُكُمْ اَنْ يَاْكُلَ لَحْمَ اَخٖيهِ مَيْتًا فَكَرِهْتُمُوهُ وَاتَّقُوا اللّٰهَ اِنَّ اللّٰهَ تَوَّابٌ رَحٖيمٌ
“Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, tövbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.” (Hucurât 12)
إِيَّاكُمْ وَالظَّنَّ فَإِنَّ الظَّنَّ أَكْذَبُ الْحَدِيثِ، وَ لا َ تَجَسَّسُوا، وَ لا َ تَحَسَّسُوا، وَ لا َ تَنَافَسُوا، وَ لا َ تَحَاسَدُوا، وَ لا َ تَبَاغَضُوا، وَ لا َ تَدَابَرُوا، وَكُونُوا عِبَادَ اللّهِ إِخْوَانًا
Ebu Hüreyre (r.a) anlatıyor: “Rasulullah (a.s) buyurdular ki:
“Sakın zanna yer vermeyin. Zira zan, sözlerin en yalanıdır. Tecessüs etmeyin, haber koklamayın, rekâbet etmeyin, hasetleşmeyin, birbirinize buğz etmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, ey Allah’ın kulları, Allah’ın emrettiği şekilde kardeş olun… (Buharî, Nikâh 45)
Muaz b. Cebel’den rivayetle efendimiz şöyle buyurdular:
مَنْ عَيَّرَ اَخَاه بِذَنْبٍ لَمْ يَمُتْ حَتَّى يَعْمَلَهُ “Bir kimse kardeşini bir kusur ile ayıplarsa, o kusuru işlemeden, o kimse ölmez.” (Seçme Hadisler, s. 239)
h. Küsmek,
وَقُل لِّعِبَادِي يَقُولُواْ الَّتِي هِيَ أَحْسَنُ إِنَّ الشَّيْطَانَ يَنزَغُ بَيْنَهُمْ إِنَّ الشَّيْطَانَ كَانَ لِلإِنْسَانِ عَدُوًّا مُّبِينًا
“Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır.” (İsra 53)
« لا يحِلُّ لمسْلِمٍ أنْ يهْجُرَ أخَاه فوْقَ ثَلاثٍ ، فمنْ هَجر فَوْقَ ثلاثٍ فمات دخَل النَار »
“Müslüman’ın din kardeşine üç günden fazla küs durması helâl olmaz. Kim müslüman kardeşini üç günden fazla terkeder ve o hal üzere ölürse cehenneme girer.”(Riyazüss salihin 1599)
“Cennetin kapıları, Pazartesi ve Perşembe günleri açılır. Din kardeşi ile arasında düşmanlık olan kimse hariç Allah’a hiç bir şeyi eş koşmayan her kul bağışlanır. Bu iki kişiyi aralarında anlaşıncaya kadar bekletiniz, barışıncaya kadar bekletiniz! denilir.” (Muvatta, “Husnu’l-Hulk”,4)
i. Kaba, Katı Ve Sert Davranmak, Zulmetmek
المُسْلِمُ أخُو المُسْلِمِ لاَ يَظْلِمُهُ وَلاَ يُسْلِمُهُ،
“Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu tehlikede yalnız bırakmaz.” (Ebû Dâvud, Edeb 46)
Suriye’de, Mısır’da kim kime karşı savaşıyor
Müslümanım diyen insanlar Müslüman kardeşlerini sırtından vuruyor
Birbirine silah çekenler, mallarını gasp edenler, düşmana satanlar, mirasını vermeyenler,
j. Mal, ırz ve canına dokunamaz
«… كُلُّ الْمُسْلِمِ عَلَى الْمُسْلِمِ حرامٌ عِرْضُهُ ومالُه ودمُهُ التَّقْوَى هَاهُنا …»
“…Her Müslüman’ın, diğer Müslüman’a ırzı, malı ve kanı haramdır. Takvâ buradadır…” (Tirmizî, Birr 18)
“İnsanoğlu, Allah’ın yapısıdır, bu yapıyı yıkan, ona karşı şiddet gösteren mel’ûndur.”
k. Fasıklık Yapmak
يَا اَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا اِنْ جَاءَكُمْ فَاسِقٌ بِنَبَأٍ فَتَبَيَّنُوا اَنْ تُصيبُوا قَوْمًا بِجَهَالَةٍ فَتُصْبِحُوا عَلى مَافَعَلْتُمْ نَادِمينَ
“Ey iman edenler! Eğer fasığın biri size bir haber getirirsen onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa sataşırsınız da sonra yaptığınızdan pişman olursunuz.” (Hucurat, 49/6)
l. İhanet Etmek, Hainlik
Nifak alametlerinden kabul edilmiştir.
المُسْلِمُ أَخُو الْمُسْلِم لا يخُونُه “Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona ihanet etmez…” (Tirmizî, Birr 18)
8. Kardeşlerin Arasını Düzeltme ve bir araya getirme Görevi Kimlere Aittir?
Yunus Emre: “Yaratılanı hoş gör, yaratandan ötürü.”
فَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاَصْلِحُوا ذَاتَ بَيْنِكُمْ “…O halde siz (gerçek) müminler iseniz Allah’tan korkun, aranızı düzeltin, Allah ve Resûlüne itaat edin.” (Enfâl 1.)
Allah (c.c), Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:
اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ فَاَصْلِحُوا بَيْنَ اَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللّٰهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
“Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup-düzeltin ve Allah’tan korkup sakının umulur ki esirgenirsiniz” (el-Hucurat 49/10)
وَكُونُوا عِبَادِ اللّه إِخْوَانًا. وَ لا َ يَحِلُّ لْمُسْلِمِ أَنْ يَهْجُرَ أَخَاهُ فَوْقَ ثَلاثٍ.
“…Ey Allah’ın kulları kardeş olun. Bir müslümanın kardeşine üç günden fazla küsmesi helâl olmaz.” (Buharî, Nikâh 45)
• Kardeşlerin seni, Hz. İbrahim (a.s.) gibi ateşe mi attılar?
• Hz. Zekeriyya (a.s) gibi testereyle mi kestiler?
• Hz. Yusuf (as) gibi kuyuya mı attılar?
• Hz. Yunus peygamber (as) gibi denize mi attılar?
• Hz. Muhammed (sav) gibi Taif’te mi taşladılar? Başına namaz kılarken işkembe mi koydular? Dişini mi kırdılar? Yüzüne tükürük mü attılar? Yurdundan kovarak Hicrete mi zorladılar? Sevdiklerinden mi ayrı bıraktılar?
• Ya da Kardeşlerin senin, Hz. Hamza (r.a) gibi burnunu kulağını mı kestiler?
• Musab bin Umeyr (r.a) gibi kollarını mı kopardılar?
• Cafer bin Ebu talip (r.a) gibi ok, mızrak ve kılıç darbeleriyle mi yaraladılar?
• Ammar, Sümeyye, Yasir (r.a) gibi işkence yaptılar?
• Bilal (r.a) gibi kızgın kumlara yatırıp, üzerine taşlar mı koydular dininden vaz geçmen için?
Kırılmak, Darılmak, Küsmek, Üzülmek yok bugün
Üzüleceksen, bugün ALLAH için bir şey yapamadığın için, ALLAH ve Rasulü (sav)’i memnun edemediğin için üzül!
Üzüleceksen, Kardeşin için kardeşlik adına bir şey yapamadığın için üzül.
Üzüleceksen, bir fakire yardım edemediğin için, yetimin elinden tutamadığın için üzül!
9. Günümüz Müslümanlarının kardeşlik anlayışı ile İslam kardeşliği birbiriyle bağdaşıyor mu?
Kargaşa ve Yıkılmanın Sebebi: Nemelazımcılık
Zamanın hükümdarı, ülkesinde ortaya çıkan kargaşa ve kötüye gidiş konusunda ulemanın reisine bir mektup yazarak söz konusu durumun sebeplerini sorar.
Reisü’l-Ulema da mektubun hemen arkasına “nemelazım, hünkarım” diye yazar ve mektubu geri gönderir. Hükümdar bu cevaba çok kızar, küplere biner ve alim kişiyi saraya çağırtır;
– Ben sizlere memleket ahvalinin perişanlığına sebep nedir diye sorarım, siz: “nemelazım” dersiniz. Bu ne lakaytlıktır Hoca’m der. Hoca, padişahın cevabı anlamadığını fark etmiştir.
– Haşa! Devletlim, der. Ben, cevaba niyetle öyle arz etmiştim. Çünkü sualinizin tek cevabı vardır, o da memleketimizi sarmış olan nemelazımcılık hastalığıdır, der.
“Her koyun kendi bacağından asılır”, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın”, “beni ilgilendirmiyor ki”, “zararı kendine, günahı kendine”
Peygamberimiz (s.a.s) toplum içinde yaşayanları bir gemide seyahat edenlere benzetmiştir.
Geminin alt katında olanların, su ihtiyacını karşılamak için gemide delik açmaya çalışması ve üst katta olanların da bu işe göz yumması haline hep birlikte batacakları örneğini vermiştir.
Peygamber (as) Müslümanların dağınık yaşadıkları, bir araya gelmedikleri halde ki durumlarını “Su üzerindeki saman çöpü” ne benzetmiştir.
Mevlana : Topluluk Olmadıkça Neşeyi Bulamazsınız.
“Men ferrege feleyse minna” “Ayrılık çıkaran bizden değildir” (fethül kebir, 3/215)

İslam dünyası bir yandan harici saldırı ve tehditlere maruz kalırken diğer yandan da kendi içinde bitmez tükenmez siyasi mücadelelerin yol açtığı kan, gözyaşı, feryat ve iniltilerle sarsılmaktadır.
İslam’ın bir kısım cahil müntesipleri, ihtirasları uğruna hayatı birbirilerine zehir etmektedir.
• Dünyayı kasıp kavuran senlik, benlik, bencillik…
• Şucular, bucular…
• güç ve iktidar tutkusu
• Bölünmüş Müslümanlık alemi …
• Savaşlar, kaoslar, kargaşa ve terör, ölüm…
• Saltanat ve hükümranlık sevdası
• Adam kayırmalar, liyakatsizlikler…
• Birbirini düşman görenler…
• Birbirinin kusurlarını fütursuzca ortaya dökenler…
• Kardeşini hor ve hakir görenler…
• Ailesine çoluk çocuğuna sahip çıkmayanlar…
• Günahların karanlığında lezzet arayanlar…
Kuran’dan nasiplenmeyen, Kur’an’a sırtını dönen, Hz. Muhammed (s.a.v.)’i tarihe hapseden Müslümanların ve İslam dünyasının durumu ortada…
Dünyanın bir çok yerinde kardeşlerimiz sıkıntılı bir hal üzereler.
Filistin’de, Gazze’de, Kudüs’te, Suriye’de, Irak’da, Doğu Türkistan’da Myanmar’da ve daha birçok değişik İslam Beldelerinde…
İftarda bir yudum su içemeden şehadet şerbetini içiyorlar. Sahurda oruca niyet edemeden haneleri başlarına yıkılıyor masumların, mazlumların.
Ramazan, oruç, iftar, sahur, teravih demeden; kadın, erkek, yaşlı, bebek ayrımı gözetmeden kardeşlerimizin üzerine yağdırılan her bomba yüreğimize saplanıyor. Gönüllerimiz kan ağlıyor. Yangınlarla kasıp kavruluyoruz. Yere düşen her damla kan, mazlumun gözünden dökülen her damla gözyaşı, zihin ve gönül dünyamızı param parça ediyor.
“Hiç sıkılmaz mısınız Hz. Peygamberden?
Ki, uzaklardaki bir Mümin’i incitse diken,
Kalb-i pakinde duyarmış o musibetten acı
Sizden elbette olur rûh-u Nebî davacı.” (M. Akif Ersoy, Safahat (Süleymaniye Kürsüsünden), s. 179.)
وَاَطٖيعُوا اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَلَا تَنَازَعُوا فَتَفْشَلُوا وَتَذْهَبَ رٖيحُكُمْ وَاصْبِرُوا اِنَّ اللّٰهَ مَعَ الصَّابِرٖينَ
“Allah ve Resûlüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfal 46)
“men esbahe la yehtemmü bil müslimine feleyse minhüm” “Müslümanların derdini dert edinmeyen onlardan değildir” (cami-üs sağir, 2/494)
Dünyanın neresinde olursa olsun zulme sessiz kalmak, mazluma, masuma el uzatmamak, bu nebevi öğretiden mahrum kalmaktır. Bize düşen görev, Hz. İbrahim’in ateşini söndürmeye giden karınca misali en azından avuçlarımızda ateşi söndürecek suyu taşımaktır. Bize düşen, yaşanan bu olaylar karşısında mazlumun duası ile Allah arasında perde olmadığını bilerek elimizden geldiğince maddi ve manevi destek olmaktır.
Bütün milletler, devletler, büyük güçler ilmi, siyasi ekonomik alanlarda hep birleşmek için çaba ve gayret sarf ederlerken bizler bir araya gelemiyor, oturup dertlerimizi paylaşamıyoruz. Ne hazin bir tablodur bu.
وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَمٖيعًا وَلَا تَفَرَّقُوا وَاذْكُرُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ اِذْ كُنْتُمْ اَعْدَاءً فَاَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَاَصْبَحْتُمْ بِنِعْمَتِهٖ اِخْوَانًا وَكُنْتُمْ عَلٰى شَفَا حُفْرَةٍ مِنَ النَّارِ فَاَنْقَذَكُمْ مِنْهَا كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمْ اٰيَاتِهٖ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ
“Hep birlikte Allah’ın ipine (İslâm’a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman kişiler idiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O’nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız.” (Ali mran 3.103)
اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الَّذٖينَ يُقَاتِلُونَ فٖى سَبٖيلِهٖ صَفًّا كَاَنَّهُمْ بُنْيَانٌ مَرْصُوصٌ
“Allah, kendi yolunda kenetlenmiş bir yapı gibi saf bağlayarak savaşanları sever.” (Saff 61.4)
Efendimiz bizlere buyuruyor ki: “Kim birliği bozarak ayrılık çıkarırsa, bizim has ümmetimizden değildir.”
Malik B. Dinar Hz.:
“Ey Kur’an ehli! Kur’an kalplerinize ne ekti? Yağmur, yer yüzünün baharı olduğu gibi, kuran da kalplerin baharıdır.”
Ey millet-i merhûme, güneş battı… Uyansan!
Hâlâ mı, hükûmetleri, dünyâları sarsan,
Seylâbelerin sesleri, âfakin enîni,
A’sâra süren uykun için gelmede ninni?
Yekpâre kesilmiş tutulan gâye için de,
Vahdetten eser yok bir avuç halkın içinde!
Post üstüne hem kavgaların hepsi nihâyet;
Hâlâ mı boğuşmak? Bu ne gaflet, ne rezâlet! M. Akif ERSOY
10. Ensar Ve Muhacir Kardeşliğini Yeniden İnşa Edebilmek Mümkün Müdür?
a. İmanda Birleşeceğiz
b. İslam’ı Özümseyerek, Dine sarılıp yaşayacağız
c. Ahirete Tam Anlamıyla İnanacağız
d. Kurana dönüp hayat rehberi edineceğiz. Kuranı Anlayıp Yaşantımıza Aktaracağız
e. Hz. Muhammedi Örnek Ve Rehber Edinerek Yolundan Gitmek
f. Neslimize sahip çıkacağız
g. Kalbimiz yumuşayacak
h. Kardeşimizi karşılık beklemeden bağrımıza basacağız
i. Ayağına diken batan, kafasına ve iftar sofralarına bombalar yağan kardeşimizin acısını yüreğimizde hissedeceğiz
j. Yetimin ve kimsesizlerin gözyaşlarını dindireceğiz
İhsan şuuruna sahip olursak halimiz düzene girecektir
وَهُوَ مَعَكُمْ أَيْنَ مَا كُنتُمْ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ “…Nerede olsanız, O sizinle beraberdir. Allah, bütün yaptıklarınızı hakkıyla görendir.” (Hadid 4)
11. İbadetlerin Kardeşliğe Etkisi Var Mıdır? (Cemaat, Namaz, Ezan, Hac, Kurban, Kefaretler, Fitre, Sadaka Ve Zekat…)
Ayetler bize gösteriyor ki hiç kimsenin bir diğerine üstünlüğü yoktur. Bütün Müslümanlar bir tarağın dişleri gibi eşittirler. İbadetlerimiz bu gayeyi en güzel şekilde ortaya koymaktadır.
Örneğin camilerde namaz, birlik ve beraberliğimizi, eşitliği bize gösterirken; oruç, fakirleri hatırlamamızı; zekat, muhtaçların yardımında olmamız gerektiğini bizlere hatırlatmaktadır.
Hac ise dünya Müslümanlarını bir araya getirip uzak diyarlarda olanların, yılda bir defa bir araya gelmelerini sağlayan büyük bir kardeşlik, birlik, beraberlik kongresidir.
Müslüman toplumunda hiçbir şahsın, hiçbir cemaatin, zümrenin kendisini diğer Müslümanlardan ayrı görmesi düşünülemez.
Cemaatle namazın hikmeti nedir? Camiden çıkınca neden biganeyiz?….
12. Sonuç
إِنَّ اللّهَ لا َ يَنْظُرُ إِلَى صُوَرِكُمْ وَأَجْسَادِكُمْ، وَلَكِنْ يَنْظُرُ إِلَى قُلُوبِكُمْ وَأَعْمَالِكُمْ. التَّقْوَى هَهُنَا، التَّقْوَى هَهُنَا، التّقْوَى هَهُنَا، وَيُشِيرُ إِلَى صَدْرِهِ.
“…Allah sizin suretlerinize ve kalıplarınıza bakmaz, fakat kalplerinize ve amellerinize bakar. Takva şuradadır -3 kez eliyle göğsünü işaret etti…”
Gerçek mümin,
• İçinde yaşadığı toplumun birlik ve beraberliğini bozacak,
• Huzurunu kaçıracak, Mutluluğunu sarsacak,
• Dedikodudan, yalandan, gıybetten, iftiradan, hasetten,
• Fesattan, dargınlıktan, içkiden, kumardan, rüşvetten,
• Fuhuş ve zinadan,
• Başkasına haksızlık etmekten şiddetle kaçınan,
• Etrafındakilere iyilik yapmak isteyen,
• Hayır ve fazilet yarışında devamlı önde giden
• Vatanını-milletini seven, onların yücelmesi, güzelliklere ulaşması için çalışan,
• Kendi varlık ve şöhretini başkasının zararında aramayan,
• herkesle iyi geçinen ve kendisi ile iyi geçinilen kimsedir.
Mutlaka birbirimizi sırf Allah rızası için, karşılık beklemeksizin seveceğiz, birbirimizle hayırda yardımlaşacağız, kaynaşacağız, hoşgörülü olacağız, vefayı hiçbir zaman göz ardı etmeyeceğiz, hor ve küçük görmeyeceğiz, affedici olacağız, birbirimizin kahrını çekeceğiz, paylaşacağız, kendimiz için istediğimizi Mü’min kardeşimiz için de istemekle kalmayıp onu kendi nefsimize tercih edeceğiz.
Kardeşler olarak, sevinçlerimizi paylaşır, iyi günlerimizde hep birlikte güler, eğleniriz ve sıkıntılı günlerimizde hep beraber üzülür, sorunlarımıza hep beraber çözümler ararız.
Sevinçler paylaşılınca artar, sevinçlerimizi kardeşlerimizle paylaşarak daha çok seviniriz. Aynı şekilde üzüntülerimizi, paylaştıkça daha kolay unuturuz.
İyilik faydası toplum tarafında peşin görülen, karşılığı da Allah katından alınacak olan bir yüceliktir. Tatlı dilin güler yüzün halledemeyeceği hiçbir şey yoktur.
İyi Müslüman toplumun sahip olmak istediği insan tipidir. Çünkü iyi Müslüman iyi insandır.
İyi insan olabilmek için, İslam’ın ortaya koyduğu ölçü ve esaslara uymak gerekir. Müslüman bu emirlere uyunca, diğer müminleri kardeşi kabul edince ona elinden, dilinden zarar veremez.
Biz, birbirimizin kardeşiyiz. Rabbimiz bir, Dinimiz bir, kitabımız bir, kıblemiz bir, vatanımız bir, bayrağımız bir, aynı safta omuz omuza duruyoruz, Camimiz bir. Bütün bu birlikteliklere sahip olan bizleri bölmek, aramıza fitne tohumları sokmaya çalışmak isteyenlere fırsat vermemeliyiz.

“Sevgi varken nefret niye,
Barış varken savaş niye
Kardeşlik varken didişmek niye
Dostluk varken düşmanlık niye
Hoşgörü varken bağnazlık niye,
Özgürlük varken tutsaklık niye,
Adalet varken, haksızlık niye?”
Hacı Bektaş Veli

Kardeşlik
1. Kardeş Nedir? İslam Kardeşliği Denince Ne Anlaşılmalıdır?
2. Kalpleri Birleştirip Aradaki Farklılıkları Ortadan Kaldıran Allah’tır.
3. Allah’ın İstediği Kardeşlik Dünya Ve Ahiret Mutluluğuna bizleri nasıl Götürür ?
4. “Müminler Birbirinin Aynasıdır.” “Müminler Bina Gibidir.” “Müminler Vücut Organları Gibidirler.” Hadislerinden ne anlamak gerekir?
5. Dünya ve ahirette Kardeşliğin bize katkısı ne olacaktır?
6. Kardeşliğin imanla bağlantısını nasıl anlamalıyız?
7. Kardeşlikte Olması Gereken temel Değerler Nelerdir? Kardeşlik hukuku ve ahlakı diyebileceğimiz ölçüleri nasıl sıralarız?
a. Sevmek, İyiliğini İstemek, İyilik Ve Yardımlaşma İçinde Olmak, İhtiyacını Görmek, Yardım Etmek konularında efendimiz bizlere neler söylemekte bizim dikkatlerimizi hangi konulara çekmektedir?
8. Kardeşliği Zedeleyen Durum Ve Tavırlar Nelerdir?
a. El Ve Dil İle Zarar Vermek (Kötü Söz, Yalan, İftira, Gıybet, Arkadan Çekiştirmek, Küfretmek, Laf Taşımak…)
b. Kusurlarını Araştırmak, Ayıplarını Ortaya Dökmek, Küsmek, Kaba, Katı Ve Sert Davranmak, Zulmetmek, Fasıklık Yapmak, İhanet Etmek, Hainlik gibi hoş görülmeyen tutum ve davranışlar karşısında nasıl tutum ve tavır sergilemeliyiz?
9. Kardeşlerin Arasını Düzeltme Görevi Kimlere Aittir?
10. Günümüz Müslümanlarının kardeşlik anlayışı ile İslam kardeşliği birbiriyle bağdaşıyor mu?
11. Ensar Ve Muhacir Kardeşliğini Yeniden İnşa Edebilmek Mümkün Müdür? İman kardeşliğini hangi temeller üzerine oturtmak gerekir?
12. İbadetlerin Kardeşliğe Etkisi Var Mıdır? (Cemaat, Namaz, Ezan, Hac, Kurban, Kefaretler, Fitre, Sadaka Ve Zekat…)

Written by İdris YAVUZYİĞİT

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir