İnsan-Bilgi İlişkisi
Şeytan bilgili/ilim sahibi birisiydi.Onu farklı kılan ve İblisleştiren İTAAT etmemesi ve bildikleriyle amel etmemesiydi. Günümüz…
İnsan en seçkin varlıktır. Tek başına kendi ihtiyaçlarını karşılama imkânına sahip değildir. Toplum içersinde bir yer edinmek, sosyal hayat içeresinde yer almak ve ihtiyaçlarını karşılamak durumundadır.
Birlikte yaşadığı insanların özellikleri, algıları, ilgileri, ihtiyaçları, düşünce yapıları, hayat ölçüleri bir birinden farklılık gösterecektir. Birlikte hayat süren aynı evi, sokağı, şehri, ülkeyi, dünyayı paylaşan insanlığın ortak değerleri, adalet, eğitim, yaşam, inanç vb. vazgeçilmez hakları bulunmalıdır.
Bütün peygamberler geldikleri toplumları birlik ve beraberliğe Allah’ın vahdetine, ortak değerlere, ahlaki güzelliklere, ilahi emir ve yasaklara davet etmişler ve toplumları eğitme gayretinde olmuşlardır.
En son peygamber Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)’de bu değerleri içinde bulunduğu toplumdan başlayarak tüm dünya insanlığına anlatma gayretinde olmuş ve Kuranın ifadesiyle “Allahın birleştirdiği kalpler” arasında ayrılık olmaması gerektiğini “ayrılık çıkaranlar bizden değildir” ifadesiyle teyit etmiştir.
Birlikte yaşamak bir takım sorumlulukları beraberinde getirmektedir. Efendimiz: “Bakmakla yükümlü olduğu kişileri, sorumluluklarını yerine getirmeyerek zayi etmesi kişiye günah olarak yeter” (Ebu Davud, Zekât 45) buyurmak suretiyle öncelikli olarak en yakınımızdan birlikte yaşadığımız ailemizle, komşularımızla hayat sürerken sorumluluklarımızı en güzel şekilde yerine getirmemizi bizlere bildiriyor.
“Allah’a ve Resulü’ne itaat edin. Ve birbirinizle didişmeyin. Sonra içinize korku düşer ve kuvvetiniz elden gider. Sabırlı olun, çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfal, 8/46)ayeti bize, birlik olanların güç ve kuvvete sahip olacağını; birbiriyle didişenlerin zayıf düşeceğini haber verirken bizleri bu hususlarda uyarmaktadır.
Tarihin derinliklerine bakan insanoğlu, adı sanı unutulmuş nice Krallıklar, nice Devletler, nice Saltanatlar, nice İmparatorlukların yıkılıp gittiğini görmektedir.
Tarihimiz ve ecdadımız birlikte yaşayarak var olduklarını bizlere haykırmaktadır. “Müslümanlar, Vahyin aydınlığında medenileşerek, Medineleri inşa etmiş ve medeniyetler kurmuşlardır”.
Öyleyse birlik ve beraberlik için özveriyle hareket edip ayrılıklardan, tefrikadan uzak durmak durumundayız.
Gazete manşetlerinde son zamanlarda okuduğumuz pek çok haber bizleri derinden yaralıyor.
Ne oldu bize? Nasıl oldu da bu hale geldik? Oysa eşrefi mahlûk olarak en üstün vasıflarda yaratılmıştı insan.
İslam, zarar vermememizi, kardeş kabul edip birlikte yaşadığımız insanların derdiyle dertlenmemizi, düşenin elinden tutup ayağa kaldırmamızı, kendimize tercih etmemizi, birlikte hareket etmemiz gerektiğini, safları doğru olanların kalplerinin eğri olmayacağını kardeşler olduğumuzu bizlere bildirmiştir.
Nasıl oldu da Müslüman toplumda bu bozulmalar meydana geldi? Her insan başını avuçlarının arasına alıp düşünmek zorundadır. İnandığı değerlerin doğruluğunu yüreğinde yaşamalıdır. İçinde bulunduğu toplumun değerlerinin güzelliğinin farkına varmalıdır.
Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) in ifadesiyle “İnsanlık aynı gemide yol almaktadır.” Gemi su almaya ve batmaya başlayınca sahili selamete ermeye gayret etmeliyiz.
Yine efendimizin ifadesiyle “Müslümanların derdini dert edinmeyen onlardan değildir” (Cami-üs Sağir, 2/494);
“Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden zarar görmediği kimsedir. Mü’min de, halkın, can ve mallarını kendisine karşı emniyette bildikleri kimsedir.” (Tirmizî, İman 12; Nesâî, İman 8);
“Mü’minin mü’mine karşı durumu, bir parçası diğer parçasını sımsıkı kenetleyip tutan binalar gibidir.” (Nesâî, Zekât 66);
“Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler…” ( Buhârî, Edeb 27);
“…Her biriniz, kardeşinin aynasıdır, onda bir rahatsızlık görürse bunu ondan izale etsin.” (Müslim, İman 95)buyuran âlemlere rahmet olarak gönderilmiş ve hayatının her safhasını bu anlayışla geçirmiş olan peygamberimizin sözlerini “Mihenk Taşı” edinmemiz gerekir.
Birbirimize sahip çıktığımız, başkalarına zararımız dokunmadığı, insanların elimizden ve dilimizden güven duyduğu gün, bu aziz millet kazanacaktır. Tarih, bunun şahididir. İslam, bunun şahididir. Atalarımız bunun şahididir.
Biz dünya Müslümanlarının ve insanlığın ümidi ve umuduyuz, kurtarıcı gücüyüz. Biz, yüzyıllarca İslam’ın sancaktarlığını yapan, 72 milleti birlik içerisinde bir arada yaşatan medeniyetin evlatlarıyız. Bugün de bunu gerçekleştirecek iman ve yüreğe sahibiz. Kuzeyiyle-Güneyiyle, Doğusuyla-Batısıyla birlik ve bütünlüğe sahibiz. Sahip olmaya da devam edeceğiz inşallah.
Selam ve dua ile Allah’a emanet.
İdris YAVUZYİĞİT